müşteki sanık ceza alır mi
Talimat duruşmasında talimat ekinde gönderilen evraklara göre hakim ifadenizi ( Sanık iseniz savunmanızı, tanık iseniz görgünüzü, katılan veya müşteki iseniz şikayetinizi) sorarak, talimatta belirtilen başka husus var ise bunlar hakkındaki beyanınızı alır ve tutanağa yazdırır.
Aynıyargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanık Fatih Koç’un, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği ve hükmün açıklandığı 12.03.2008 tarihli son
Öncelikle müşteki kelimesinin hukuktaki anlamını açıklayarak başlayalım konuya. Müşteki şikayetçi ve yakınıcıdır. Bir suç unsurunda zarar gören ve yetkili mercilere bu suçu ihbar eden kişiye müşteki denir. Müşteki hem sanık hemde şüpheli olabilir. Bu nedemektir? Müşteki sanık; diyelim ki bir kavg
Müşteki avukatlarının duruma itirazının devam etmesi üzerine İzmirli, müşteki avukatlarının bulunduğu sıraya bakarak, "O parmağı alır gözüne sokarım ya da uygun bir yerine
Tutukluolmayan sanığa tebliğ olunacak çağrı kağıdına mazereti olmaksızın ağır ceza davalarına gelmediğinde zorla getirileceği yazılır. İstanbul avukatları sanık veya müşteki müdafisi olarak bu konuda çok büyük zorluklar yaşamaktadır. Çünkü bazen biz müdafiler bile temsil ettiğimiz şahıslara ulaşamamaktayız.
nama nama terminal pada kunci kontak 6 terminal. Sanık Ne Demek ?Sanık Hakları Nelerdir ?Şüpheli Ne Demek?Müşteki Sanık Ne Demek?Sanık MüdafiSanık Duruşmaya Gelmezse Ne Olur ?Sanığın duruşmaya katılması zorunlu mudur?Sanık ve şüpheli arasındaki fark nedir?Sanık dava dosyasını alabilir mi? Sanık ne demek? Sanık hakları nelerdir? Sanık müşteki nedir? gibi hukuki terimler kafanızı karıştırıyorsa bu yazımızda hepsine açıklık getirdik. Sanık Ne Demek ? Sanık kelimesinin anlamı suçlu olduğu sanılan ve bu nedenle kovuşturulan kimsedir. Türk ceza hukukuna göre ise sanık ; ceza davasında yargılanan kişidir. Davanın kovuşturma aşamasına geçmesiyle birlikte yargılanan kişi şüpheli sıfatından sanık sıfatına geçmiş bulunur. Davada aynı zamanda herhangi bir suçla yargılanan birden fazla kişinin olması durumunda davada birden fazla sanık olabilmektedir. Sanık Hakları Nelerdir ? Sanık hakları ; Öncelikle sanık ne ile suçlandığını öğrenmelidir. Yargılanmada kullanılan dili bilmediği takdirde tercüman tahsis edilmelidir. Sanık savunmasını özgür iradesiyle yazılı veya sözlü olarak yapabilir veya susma hakkını kullanabilir. Sanığın avukat tutma hakkı vardır. İsterse özel bir avukat tutabilir isterse de barodan ücretsiz bir avukat görevlendirilebilir. Sanık dava sonrasında verilen kararı temyiz etme hakkına sahiptir. Şüpheli Ne Demek? Şüpheli, hukuken kolluk ve savcılık evresinde ve suç şüphesi altındaki kişilere denir. Şüpheli ve sanık arasındaki fark temel olarak davanın hangi aşamada olduğuna göre belirlenir. Soruşturma aşamasında şüpheli olarak gösterilen kişi kovuşturma aşamasında sanık olarak gösterilmektedir. Müşteki Sanık Ne Demek? Müşteki sanık terimi herhangi bir suçla mahkeme karşısına çıkarılan kişinin kendisinin de şikayetçi olması durumudur. Müşteki sanık olabilmek için hakkında dava açılan sanık mağdur konumunda olduğunu haklı sebepleriyle kanıtlamak durumundadır. Örneğin söz konusu davanın bir darp davası olduğunu varsayalım. Davacı sanık tarafından darp edildiğini ileri sürüp sanık hakkında suç duyurusunda bulunsun. Mahkeme tarafından yargılanan sanığın mahkeme karşısında ağır hakaretle tahrik edildiğini beyan edip bunu kanıtlaması durumunda müşteki sanık sıfatıyla adlandırılmaya başlar. Sanık Müdafi Sanık müdafi , ceza davasında yer alan sanığın savunmasını yapan avukattır. Müdafi olduğu sanığın suç işlediği veya işlemediği durumlara göre yazılı ve sözlü olarak savunmasını yapmak, soruşturmanın genişletilmesini, delil toplanmasını istemek gibi durumlardan sorumludur. Sanık Duruşmaya Gelmezse Ne Olur ? Sanık konumunda olan kişilerin davaya katılması hukuki açıdan zorunludur. Davaya katılmayan sanıkların haklı bir geçerlilikleri bulunmadığı takdirde davaya zorla katılmalarına karar verilmektedir. Şayet davada suçsuz olduğunuzu düşünüyorsanız hakimin gözündeki imajınızın sarsılmaması için duruşmalara katılmanızı öneririz. Sanığın duruşmaya katılması zorunlu mudur? Sanığın duruşmaya katılması geçerli bir mazereti olmaması durumunda zorunludur. Aksi takdirde mahkameye zorla getirtilecektir. Sanık ve şüpheli arasındaki fark nedir? Sanık ve şüpheli arasındaki fark ; soruşturma aşamasında şüpheli olarak gösterilen kişi kovuşturma aşamasında sanık olarak gösterilmektedir. Sanık dava dosyasını alabilir mi? Sanık tarafı olduğu davanın dava dosyasını alabilir.
Davacı mahkemeye gelmez ise ya da şikayetini geri alırsa... Merhaba, 3 katlı bir apartmanımız var 1. katında ben ve annem, 3. katında abim ve eşi oturuyor. Bundan 2,5 ay öncesinde abim evdeyken bir arkadaşım geldi benim bilgim olmadan ve abimle zıtlaşmaları sonucu kavga çıktı. Bu durumda bu çocuk şikayetçi oldu. Polis merkezine giderek ifademizi verdik lakin ben o sırada paniğe kapılıp o kişiyi tanımadığımı söyledim ama aynı karede olduğumuz fotoğraflarımız var. Zaten davacı da bu bilgiyi vermiş vermekle kalmayıp, yalan beyanda bulunmuş ama onun tarafından herhangi bir şahit ya da delil yok ama abime tanık olarak ben gözüküyorum. Davacı olay sonrası sağlık raporu almış , sağlık raporunda "hafif müdahale" kelimeleri geçmekte... Şimdi bu aşamada benim size sorum, -Davacı mahkemeye gelmez ise dava düşer mi? Düşerse ne kadar zaman alır? -Tanık olarak ben mahkemeye gidemezsem her hangi bir sorun olur mu? çünkü mahkeme tarihi sırasında yurtdışında olacağım - Davalı ve davacının mahkemeye gitmesi sonucunda mahkeme nasıl sonuclanır? Bu konularda beni aydınlatırsanız çok teşekkür ederim. İyi günler. Hukuki NET Güncel Haber 25-11-2009 014102 Nedir? Cevap Davacı mahkemeye gelmez ise ya da şikayetini geri alırsa... 1. Düşmez. 2. Duruşmaya tebligat gelirse katılmanız zorunludur. 3. Hakim bilir, birde Allah. Cevap Davacı mahkemeye gelmez ise ya da şikayetini geri alırsa... Olayda davacı yerine müşteki deyimini kullanmak dava bir ceza davası... Ceza davaları kamu anladığım kadarıyla şahsa bağlı bir şikayet söz konusu...Şikayetçi-müşteki- şikayetini geri alırsa dava düşer... Cevap Davacı mahkemeye gelmez ise ya da şikayetini geri alırsa... Bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim. Cevap Davacı mahkemeye gelmez ise ya da şikayetini geri alırsa... Aydın rumuzlu üyeden alıntı Olayda davacı yerine müşteki deyimini kullanmak dava bir ceza davası... Ceza davaları kamu anladığım kadarıyla şahsa bağlı bir şikayet söz konusu...Şikayetçi-müşteki- şikayetini geri alırsa dava düşer... Sn. Aydın. Benim de silahla tehdit davam var, evvela savcılığa verilmiş bir şikayet dilekçesi, sonrasında müştekinin ve şahidin ifadeleri söz konusu. Olaydan sonra müşteki ve şüpheli şikayetlerini geri aldı fakat savcı takdir hakkını kullanıp kamu davası açmayı uygun gördü. Maddeler ise 106. 2-a ve 53. Burada da kamu davası sözkonusu, peki mahkemede 'mağdur' tarafından şikayeti geri alma gibi bir durum olur mu, bu durum mahkeme için önem arz eder mi ? Kısacası, mağdur mahkemede 'ben şikayetimden vazgeçiyorum' derse dava düşer mi ? Teşekkür ederim. Cevap Davacı mahkemeye gelmez ise ya da şikayetini geri alırsa... yaren_34 rumuzlu üyeden alıntı Sn. Aydın. Benim de silahla tehdit davam var, evvela savcılığa verilmiş bir şikayet dilekçesi, sonrasında müştekinin ve şahidin ifadeleri söz konusu. Olaydan sonra müşteki ve şüpheli şikayetlerini geri aldı fakat savcı takdir hakkını kullanıp kamu davası açmayı uygun gördü. Maddeler ise 106. 2-a ve 53. Burada da kamu davası sözkonusu, peki mahkemede 'mağdur' tarafından şikayeti geri alma gibi bir durum olur mu, bu durum mahkeme için önem arz eder mi ? Kısacası, mağdur mahkemede 'ben şikayetimden vazgeçiyorum' derse dava düşer mi ? Teşekkür ederim. Sorunuza adliye sonrası cevap vermeye çalışacağım, saygılar... Cevap Davacı mahkemeye gelmez ise ya da şikayetini geri alırsa... Benimde bi sorum olacaktı. Oto hırsızlığı hakkında davacı mahkemeye gelmezse veya ilk mahkemede şikayetini geri alırsa sanık ne ceza alır veya kamu ne ceza verir veya mahkeme düşermi ? Bu sayfada bulunan kavramlar http Davami geri cektim imza icin 2 hafta ara verdiler gitmesem ne olur, davacı şikayetini geri alırsa, müşteki şikayetini geri alırsa, mahkemeye gitmemek, müşteki sanık ceza alırmı, müşteki ile davacı arasındaki fark, şikayeti geri aldıktan sonra, kesinlesmis kararda sikayet geri cekilirse ne olur, https davacı duruşmaya gelmezse dava düşer mi, şikayetçi şikayetini geri alırsa, davaci musteki, karşı taraf duruşmaya katılmadı ben şikayetimi geri aldım ne olur, tehdit mahkemelerinde şikayet geri alınırsa sonucu ne olur, Mahkeme olmadan şikayet geri alinirmi, tehditden mahkemede sikayetci olmamak, sikayetci geri alsa ceza alirmiyim, asliye ceza mahkemelerinde sikayet geri cekildiginde dava dusermi, sikayetini cekenin nesi ceza alirmi, silahla gasp sucunda davaci davasindan vazgecerse ne olur, şikayet geri alınırsa dava düşermi, davacı ile müşteki arasındaki fark, ceza davasında dava çekilirser neolu, şikayetçi olup mahkemeye gitmemek Forum Benzer Konular Yanıt 16 Son İleti 30-03-2016, 165430 Şikayetini Geri Alma Bir kapkaç ile çantam karanlık oldugundan göremedim ve motorla sonra çantamı attılar,içinden telefonum ve cüzdanımı... Yazan Umut deniz Forum Ceza Hukuku Yanıt 3 Son İleti 14-08-2014, 184658 Şikayetini Geri Alma Öncelikle iyi günler herkese, Benim başımdan yakın zaman önce hırsızlıkla ilgili bir olay evime girmek üzereyken yakaladım ve... Yazan emre455 Forum Ceza Hukuku Yanıt 7 Son İleti 14-09-2012, 161036 Dört Şey Geri Gelmez ... Yazan Gökhan Kartal Forum Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları Yanıt 5 Son İleti 06-09-2008, 022534 Şikayetini geri alıp, Yeniden Davacı Olma, Bir kişi hakkında, önce şikayetçi olunup, sonra şikayetinden vazgeçilmiştir. Şikayet esnasında işlenen suç, savcı tarafından Kamu davası olarak... Yazan canalp82 Forum Ceza Hukuku Yanıt 4 Son İleti 05-01-2008, 025833 Yetkileriniz
Müşteki, suç oluşturan eylemden zarar gören veya mağdur olan kişi olup diğer bir sıfatı şikâyetçidir. Müşteki tarafından şikâyet hakkı kanunda yer alan zamanaşımı süreleri içerisinde suçun ve failin öğrenildiği andan itibaren 6 aylık zamanaşımı süresine tabidir. Müşteki tarafından şikâyet hakkı; polis, jandarma veyahut savcılığa beyanda bulunmanın yanında savcılığa veyahut mahkemeye yazılı beyanda bulunmak suretiyle de kullanılabilmektedir. Şikâyet hakkı hem gerçek kişilere hem de tüzel kişilere tanınmış bir hak olmakta ve şikâyet hakkını kullanan kişiye müşteki denilmektedir. Müşteki Şikâyetçi Nedir? Şikâyet hakkı, bir suçun ilgili merci olan savcılık makamı tarafından soruşturulması veya kovuşturulması hususunda ilgili kişi tarafından mağdura veyahut zarar görene tanınmış olan bir haktır. Bahsedilen bu hak; hem gerçek kişilere hem de tüzel kişilere tanınmış bir haktır. Tüzel kişiler tarafından bu hak, yetkili organlar aracılığıyla ilgili yer olan Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak bu haklarını kullanırlar. Şikâyet hakkının kullanan kişiye müşteki yani şikâyetçi denir. Şikâyet hakkı bizzat kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup devredilemez. Şikâyet hakkının bizzat kullanılabilmesi sebebiyle mirasçılar, murisin şikâyet hakkına sahip olamazlar. Belirtmek gerekir ki; müşteki, vefat etmeden önce şikâyet hakkını kullanmış ve bu hakkı sonucunda bir kovuşturma yapılmakta ise mirasçılar söz konusu kovuşturma aşamasına “katılan” yani “müdahil” sıfatı ile katılabileceklerdir. Müşteki Ne Demek Müşteki, Türk Dil Kurumu’nda yer alan anlamı itibariyle “yakınan, sızlanan, şikâyetçi” demektir. Müşteki kelimesi günlük kullanımının yanında hukuk kavramları içerisinde de yer almaktadır. Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olan suçlar kapsamında veya soruşturulması ve kovuşturulması yapılan farklı kanunlarda düzenlenmiş olan suçlardan zarar gören veya mağdur olan kişiye müşteki denir. Müşteki sıfatına ilişkin olarak kanun hükümlerinde bir tanıma yer verilmemiştir. Müşteki yani diğer bir deyişle şikâyetçi, bir suçtan zarar gören veya mağdur olan ve bu sebeple Cumhuriyet Savcılığına veya ilgili kuruma başvurarak şikâyet hakkını kullanan kişidir. Soruşturma aşamasının ardından kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından müştekiye katılma yani davaya müdahil olma talebinin bulunup bulunmadığının sorulmasının ardından müşteki, davaya katılma talebinin bulunduğunu beyan ettiği takdirde katılan yani müdahil sıfatını alır. Müştekiye karşı birden fazla kişi tarafından tek bir suç işlenebileceği gibi bir kişi tarafından birden fazla suçun işlenmesi de mümkün olabilecektir. Müşteki tarafından şikâyet hakkı kullanılırken suçun işlenmesinde rolü olduğunu düşündüğü bütün şahıslar hakkında şikâyetçi olmuş konumundadır çünkü şikâyet hakkının konusu suç vasfı taşıyan eylemdir. Müşteki tarafından suç vasfı taşıyan fiili gerçekleştiren kişilerden bazıları şikâyete tabi tutulup bazılarının tabi tutulmaması, şikâyetin konusunun söz konusu eylem olması sebebiyle mümkün değildir. Müştekiye karşı bir kişi tarafından birden fazla suç işlenmesi halinde her bir suç hakkında ayrı ayrı suç duyurusunda bulunulacağı gibi tek bir suç duyurusuyla da şikâyetçi olunabilmesi mümkündür. Müşteki Sanık Ne Demek? Müşteki şüpheli, savcılık tarafından yürütülen soruşturma aşamasında hem suçtan zarar gören veya mağdur olup şikâyet hakkını kullanan hem de suç isnadı altında bulunan kişi demektir. Müşteki sanık, kovuşturma aşamasında bulunan bir dosyada katılma talebinin bulunmaması sebebiyle katılan/müdahil sıfatı bulunmayan kişiye denir. Aynı şahsın davaya katılma talebinin bulunması halinde ise söz konusu şahıs, “katılan/müdahil sanık sıfatını alacaktır. Mağdur şüpheli, savcılık tarafından yürütülen soruşturma aşamasında hem suçtan zarar gören veya mağdur olup şikâyet hakkını kullanmayan hem de aynı dosya içerisinde hakkında şikâyetçi olunan kişidir. Aynı olay içerisinde hem suçtan zarar gören hem de mağdur olan kişi hakkında suç isnadında bulunulması hakkında söz konusu kişi soruşturma aşamasında “mağdur şüpheli”, kovuşturma aşamasında ise “mağdur sanık” sıfatını haiz olacaktır. Müştekinin Diğer Sıfatları Nelerdir? Müşteki; suç oluşturan eylemden zarar gören veya mağdur olan kişi olup müştekinin diğer bir sıfatı şikâyetçidir. Soruşturma aşamasında şikâyette bulunan müştekinin hem suç teşkil eden eylemden dolayı mağdur veya zarar görmesi halinde hem de suç isnadı altında bulunması halinde, söz konusu soruşturma aşamasında “müşteki şüpheli” olduğundan bahsedilecektir. Kovuşturma aşamasında ise müşteki tarafından davaya katılma talebinde bulunulması halinde “katılan” ya da diğer bir ifadeyle “müdahil” sıfatı alınacaktır. Müşteki, şikâyette bulunmamış veya şikâyetinden vazgeçmiş ise yani davaya katılma talebi bulunmuyor ise ve hem suç teşkil eden eylemden dolayı mağdur veya zarar gören hem de suç isnadı altında ise müşteki sanık sıfatını alacaktır. Eğer bu durumda davaya katılma yani müdahil olma talebi var ise “katılan sanık” ya da diğer bir deyişle “müdahil sanık” sıfatını alacaktır. Müşteki İle Davacı Arasında Ne Fark Var? Müşteki; yani diğer bir deyişle şikâyetçi bir suçtan zarar gören veya mağdur olan ve bu sebeple Cumhuriyet Savcılığına başvurarak şikâyet hakkını kullanan kişidir. Davacı ise daha geniş kapsamdadır. Davacı, bir hakkının ihlal edildiğini iddia eden ve bu hak ihlali sebebiyle uğramış olduğu zararı talep eden veyahut bu hakkının iade edilmesini talep eden taraftır. Müşteki Şikâyet Süresi Ne Kadar? Zamanaşımı, suçun işlenmesinin ardından geçen süre içerisinde devlet tarafından sahip olunan dava açmak veya dava sonucunda verilmiş olan cezayı infaz etmek ya da müsadere uygulamak yetkilerinin sona ermesidir. Zamanaşımı Türk Ceza Kanunu madde 72 hükmüne göre re ’sen değerlendirilen bir husus olup kanunda üç tür zamanaşımı süresi düzenlenmiştir Dava zamanaşımı Ceza zamanaşımı Müsadere zamanaşımı Türk Ceza Kanunu’nun madde 66 hükmünde dava zamanaşımı süreleri düzenlenmiş olup ilgili madde şu şekildedir Dava zamanaşımı Madde 66- 1 Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası; a Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl, b Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl, c Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl, d Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl, e Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, Geçmesiyle düşer. 2 Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer. 3 Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur. 4 Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır. 5 Değişik 29/6/2005 – 5377/8 md. Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar. 6 Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar. 7 Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz. Müşteki yani şikâyetçi bir suçtan zarar gören veya mağdur olan ve bu sebeple Cumhuriyet Savcılığına başvurarak şikâyet hakkını kullanan kişidir. Şikâyet hakkı devredilemez nitelikte olup kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Şikâyet hakkı hem gerçek hem de tüzel kişilere tanınmış bir hak olup tüzel kişiler tarafından yetkili organlar aracılığıyla bu hak kullanılmaktadır. Şikâyet hakkı, Cumhuriyet Savcılığına başvurularak kullanılmaktadır. Şikâyet hakkı süreye tabi olup şikâyet süresi, mağdur veya suçtan zarar gören kişinin suç vasfını taşıyan eylemi öğrenmesinden itibaren 6 aydır. Söz konusu sürenin başlaması suçu işleyen failin ve suç vasfını taşıyan eylemin öğrenilmesi ile başlar. Şikayet süresi, hak düşürücü bir süre olup süresi içerisinde, yani failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde, kullanılmaması hakkında şikayet hakkı ortadan kalkacaktır. Belirtmek gerekir ki bahsedilen 6 ay, Türk Ceza Kanunu’nun madde 66 hükmünde düzenlenmiş olan sürelere tabidir. Yani TCK madde 66 hükmü içerisinde yer alan dava zamanaşımı süresi içerisinde 6 aylık şikâyet hakkı kullanılabilecek olup TCK madde 66 hükmünde belirtilen süreler geçmesi halinde 6 aylık süre de söz konusu olmayıp suçun soruşturulması ve kovuşturulması zamanaşımına uğramış olacaktır. Suç teşkil eden eylemden zarar gören veya mağdur olan birden fazla kişinin bulunması halinde, müştekilerden bir tanesi için şikâyet süresi sona ermiş olsa dahi bu durum geriye kalan müştekilerin şikâyet hakkını sona erdirmeyecek olup diğer müştekiler açısından şikayet hakkı devam edecektir. Bu durum Türk Ceza Kanunu’nun 73. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar Madde 73- 1 Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. 2 Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. 3 Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez. 4 Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. 5 İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. 6 Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. 7 Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz. 8 Mülga 6/12/2006 – 5560/45 md. Müşteki Şikâyet Hakkını Nasıl Kullanabilir? Müşteki tarafından polis, jandarma veyahut savcılığa beyanda bulunmanın yanında savcılığa veyahut mahkemeye yazılı beyanda bulunularak şikâyet hakkı kullanılabilir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun madde 158 hükmünde adli makamlarında şikâyet hakkının kullanılabilmesi için başvurulabilecek idari makamlar belirtilmiştir. İhbar ve şikâyet Madde 158 – 1 Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. 2 Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. 3 Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye'nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir. 4 Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. 5 İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir. 6 Ek 15/8/2017-KHK-694/145 md.; Aynen kabul 1/2/2018-7078/140 md. İhbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın kabulü hâlinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından görülebilir. 7 Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur. İlgili maddeye göre; valilik veya kaymakamlığa, yurtdışında işlenmiş ve Türkiye’de takip edilecek olan suçlar bakımından Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarında, kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen suç bakımından ilgili kurum ve kuruluş idaresinde yapılacak olan başvuruyla da şikâyet hakkı kullanılabilecektir. Şikayet hakkı, el yazısıyla veyahut bilgisayar çıktısıyla yazılabileceği gibi yazıya geçirilmek suretiyle sözlü de gerçekleştirilebilir. Burada önem arz eden durum, suç oluşturduğu iddia edilen eylemin açık ve anlaşılır bir biçimde anlatılmış olmasıdır. Müştekinin Hakları Nelerdir? Mağdur veya müştekinin hakları Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 234. hükmünde düzenlenmiş olup ilgili hüküm şu şekildedir Madde 234 – 1 Mağdur ile şikâyetçinin hakları şunlardır a Soruşturma evresinde; 1. Delillerin toplanmasını isteme, 2. Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme, 3. Değişik 24/7/2008-5793/40 md. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme, 4. 153 üncü maddeye uygun olmak koşuluyla vekili aracılığı ile soruşturma belgelerini ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme, 5. Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına kanunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma. b Kovuşturma evresinde; 1. Duruşmadan haberdar edilme, 2. Kamu davasına katılma, 3. Tutanak ve belgelerden … örnek isteme, 4. Tanıkların davetini isteme, 5. Değişik 24/7/2008-5793/40 md. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme, 6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma. 2 Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir. 3 Bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır. 4 Ek17/10/2019-7188/21 md. Soruşturma veya kovuşturma evresinde, dava nakli veya adlî tıp işlemleri nedeniyle yerleşim yeri dışında bir yere gitme zorunluluğu doğması hâlinde mağdurun yapmış olduğu konaklama, iaşe ve ulaşım giderleri, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. İlgili maddede açıkça belirtildiği üzere müştekinin hakları şu şekildedir Soruşturma aşamasında; delillerin toplanmasını talep etmek, soruşturmanın gizlilik ve aşamalarını bozmamak şartıyla belge istemek, bazı durumlarda baro tarafından kendisine vekil atanmasını istemek, vekil aracılığıyla el konulan ve muhafaza altına alınan eşyaları inceletmek, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yazılı itirazda bulunmaktır. Kovuşturma aşamasında; duruşma zamanları hakkında bilgi elde etmek, davaya müdahil olmak, belgelerden örnek istemek, tanıkların çağrılmasını talep etmek, bazı durumlarda kendisine vekil atanmasını istemek, davaya müdahil olduğu takdirde kanun yollarına başvurmaktır. Müşteki Sanık Duruşmaya Gelmezse Ne Olur? Müşteki sanık, kovuşturma aşaması sürerken katılma talebinin bulunmaması sebebiyle katılan/müdahil sıfatı bulunmayan kişiye denilmektedir. Aynı şahıs tarafından davaya katılma talebinin bulunması halinde ise söz konusu şahıs, “katılan/müdahil sanık” sıfatını alacaktır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun madde 235 hükmü şu şekildedir Mağdur ile şikâyetçinin davete uymamaları Madde 235 – 1 Mağdur, şikâyetçi veya vekilinin, dilekçelerinde veya tutanağa geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata esas alınır. 2 Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye yeniden tebligatta bulunulmaz. 3 Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez. 4 Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü hâllerde üçüncü fıkra uygulanmaz. İlgili madde hükmünde de görüldüğü üzere kural olarak müştekinin kovuşturma aşamasında davalara icabet etmesi gereklidir. Bu hususta davanın görüldüğü mahkeme tarafından müştekinin daha önce belirtmiş olduğu adresine davetiye yani tebligat çıkartılır. Tebligatın ulaşmış olmasına rağmen duruşmaya katılım sağlamayan müşteki hakkında CMK’nun 235. maddesi gereğince yeniden tebligat çıkartılmaz. Belirtmek gerekir ki; müştekinin mahkemede dinlenmesi verilecek olan hüküm açısından bir zorunluluk bulunduruyorsa yani davanın seyrini etkileyecek yönde ise çıkartılmış olan davetiyeye yani tebligata rağmen duruşmaya katılım sağlanmamışsa, mahkeme tarafından söz konusu kişi hakkında “zorla getirme kararı” çıkartılabilecektir. Sonuç Sonuç olarak müşteki; soruşturma ve kovuşturma aşamasında farklı sıfatlarla bulunabilecek olup aynı zamanda suç isnadı altında bulunan kişi de olabilmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda müştekinin hakları konusunda söz konusu sürecin soruşturma ve kovuşturma sürecine göre ayrım yapılarak düzenleme yapılmış olup ilgili durum CMK madde 234 hükmünde düzenlenmiştir. Suç isnadı altında bulunmanız veyahut suç oluşturan bir eylemde mağdur veya zarar gören olmanız halinde profesyonel hukuki destek alarak sürecin daha sağlıklı yürütülmesini ve hak kaybına uğramanızı engelleyebilirsiniz. Müşteki veya bir suç isnadı altında bulunmanız halinde tarafımızla iletişime geçebilirsiniz. Konu İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular Şüpheli Ne Demek? Ceza Muhakemesi Kanunu madde 2 hükmünde “soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişi” şeklinde şüpheli tanımına yer verilmiştir. Suç isnadı altında bulunan kişi hakkında soruşturma yürütülmesi halinde söz konusu şahıs şüpheli sıfatını alacaktır. Şüpheli sıfatı, soruşturmanın başlamasından itibaren Cumhuriyet Savcılığı tarafından iddianame tanzim edilinceye kadar sürecektir. Sanık Kime Denir? Ceza Muhakemesi Kanunu madde 2 hükmünde “kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişi” şeklinde sanık tanımına yer verilmiştir. Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturma aşamasında şüpheli olan şahıs hakkında savcılık tarafından iddianame tanzim edilmesi ve kovuşturma aşamasına geçilmesi halinde şüpheli kişi sanık sıfatını alacaktır. Sanık sıfatı kovuşturma aşamasından başlayarak hükmün kesinleşmesine kadar sürecektir. Müşteki Uzlaşmayı Kabul Etmezse Ne Olur? Uzlaştırma kapsamında olan suçlar yönünden dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi halinde taraflara uzlaşmayı kabul edip etmediklerine ilişkin beyanları sorulur. Şüpheli ya da müşteki tarafından uzlaşmanın kabul edilmemesi halinde söz konusu olay kovuşturma aşamasına geçer yani dava süreci başlar. Müşteki Davacı Mı? Müşteki; bir suçtan zarar gören veya mağdur olması sebebiyle şikâyet hakkını kullanan kişidir. Davacı ise; bir hakkının ihlal edildiğini iddia eden ve bu hak ihlali sebebiyle uğramış olduğu zararı talep eden veyahut bu hakkının iade edilmesini talep eden taraftır. Davacı, müştekiye göre daha geniş bir kapsama sahiptir. Davalarda Müşteki Ne Demek? Müşteki sıfatına ilişkin olarak kanun hükümlerinde bir tanıma yer verilmemiştir. Müşteki yani diğer bir deyişle şikâyetçi bir suçtan zarar gören veya mağdur olan ve bu sebeple Cumhuriyet Savcılığına veyahut kanunda sayılmış olan ilgili mercilere başvurarak şikâyet hakkını kullanan kişidir. İlginizi Çekebilecek Başlıklar
İdare tarafından devlet memuruna verilen disiplin cezaları ile ceza yargılaması neticesinde verilen cezaların niteliği, amacı, yaptırımları, etkileri ve uygulama şartları birbirinden farklıdır. Bu nedenle, ceza kovuşturması ile disiplin soruşturması işlemlerinin birbirinden ayrıştırılması zorunlu olmakla birlikte, birbirlerinden tamamen bağımsız olarak değerlendirilmeleri mümkün değildir. Bu sebeple ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına etkisini çeşitli ihtimallere göre değerlendirmek gerekmektedir. Yazı İçeriği1. Memurlar Hakkındaki Ceza Yargılaması ile Disiplin Soruşturması Arasındaki Bağlantı2. Ceza Yargılaması Kararının Disiplin Soruşturmasından Önce veya Disiplin Soruşturması Sırasında Sonuçlanmasının Disiplin Soruşturmasına Etkisi3. Ceza Yargılamasında Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Disiplin Soruşturmasına Etkisi4. Ceza Yargılamasının Disiplin Soruşturmasından Sonra Sonuçlanmasının Disiplin Cezasına Etkisi Kamu görevlisine disiplin cezası verilmesini gerektirin fiil ve davranışın, aynı zamanda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu TCK veya diğer kanunlara göre suç oluşturması mümkün olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, ceza yargılaması yapılıp yapılmaması, ceza yargılamasının devam edip etmediği ve ceza yargılaması neticesinde verilen kararın disiplin soruşturmasına etkisi olmaktadır. Yine ceza yargılamasının disiplin soruşturmasından önce, sonra veya disiplin soruşturması sırasında sonuçlanmış olmasına göre farklı durumular ortaya çıkmaktadır. 1. Memurlar Hakkındaki Ceza Yargılaması ile Disiplin Soruşturması Arasındaki Bağlantı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 131. maddesinde “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkûm olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.“ hükmü yer almaktadır. Hükümde açıkça ceza yargılaması ile disiplin soruşturmasının birbiri ile bağlantılı olmadığı düzenlenmiştir. Yine aynı madde uyarınca disiplin soruşturmasının sonuçlandırılması için, o memur hakkındaki ceza yargılamasının sonucu beklenmesi üzere 657 sayılı Kanun’da açıkça memur hakkındaki ceza yargılaması ile disiplin soruşturmasının birbiriyle bağımsız olması istenmiştir. Ancak kanun maddesinin lafzi olarak uygulanması mümkün değildir. Zira ceza yargılamasında verilen hüküm kesin hüküm olup verilen bazı kararlar diğer mahkemeler yönünden bağlayıcı niteliktedir. Disiplin soruşturması sürecinin ceza davasından bağımsız yürütülmesi gerekmekle beraber ceza yargılamasında dinlenen müşteki, sanık ve tanıkların beyanlarının disiplin soruşturmasında dikkate alınması gerekir. Keza, ceza dosyasında toplanan delillerin ve ceza mahkemesi kararları da disiplin soruşturmasında değerlendirme konusu edilir. Diğer taraftan, yalnızca ceza yargılamasında toplanan deliller ile disiplin cezası verilmesi de mümkün değildir. Bu şekilde verilen disiplin cezaları hukuka aykırı olacağından, “Memura Verilen Disiplin Cezasına İtiraz ve İptal Davası” açılarak disiplin cezasının iptali sağlanabilir. 2. Ceza Yargılaması Kararının Disiplin Soruşturmasından Önce veya Disiplin Soruşturması Sırasında Sonuçlanmasının Disiplin Soruşturmasına Etkisi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 131. maddesine göre “Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.” hükmü ile ceza yargılamasında verilen kararın doğrudan disiplin soruşturması sonucunu etkilememesi amaçlanmıştır. Ancak bu maddeden ceza mahkemesi dosyasının veya kararının disiplin soruşturmasında dikkate alınmayacağı sonucunu çıkarmamak gerekir. Zira İdare Mahkemeleri ve Danıştay yerleşik kararlarında ceza mahkemesinde toplanan delillerin ve verilen kararların disiplin soruşturmasında değerlendirilmesi gerektiğine karar vermektedir. Ceza yargılaması sonucunda kamu görevlisinin “üzerine atılı fiili işlemediğine” dair hüküm kurulması halinde, hükmün doğrudan disiplin soruşturması sonucunu etkilemesi ve memura disiplin cezası verilmemesi gerekir. Nitekim Yargıtay 5. HD T E2016/29950 ve K22020/2058 sayılı kararında ceza yargılamasının disiplin soruşturmasına olan etkisini şu şekilde özetlemiştir “…Öte yandan, kamu görevlilerince işlenen fiillerin, disiplin suçunun yanında ceza hukuku bakımından da suç teşkil etmesi durumunda, ceza yargılaması ile disiplin soruşturması birbirinden bağımsız yürütülecek ve kamu görevlisinin “üzerine atılı fiili işlemediğine” dair hükümler dışında, ceza mahkemesi kararlarının disiplin yargılaması bakımından doğrudan bağlayıcılığı söz konusu olmayacaktır….” Memurun işlediği fiillerin, disiplin suçunun yanında ceza hukuku bakımından da suç oluşturması durumunda ceza mahkemesi tarafından verilen çeşitli kararların disiplin soruşturması açısından farklı etkileri olmaktadır. Ceza yargılamasının nihayetinde mahkumiyet veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi hatta beraat kararı verildiyse bile hangi sebeple verildiği dahi disiplin soruşturmasını farklı şekillerde etkiler. Buna göre; Üzerine atılı fiili işlemediği gerekçesiyle beraat eden memura disiplin cezası verilmesi halinde, disiplin cezasını gerektiren fiil memur tarafından işlenmediğinden disiplin cezası hukuki dayanaktan yoksun olacaktır. Bu sebeple disiplin cezası doğrudan iptal yargılamasında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmesi halinde; delil yetersizliği fiilin işlenip işlenmediğine veya fiilin memur tarafından işlenip işlenmediğine ilişkinse disiplinin cezasının uygulanmaması gerekir. Delil yetersizliğinin gerekçesi, suçun diğer unsurlarına ilişkin ise memurun eylemine uyan disiplin cezası yargılamasında cezalandırma için gerekli suç unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildiği takdirde, memurun eylemine uyan disiplin cezası yargılamasında, hukuka uygun gerekçelerle beraat kararı verilmesi halinde, hukuka uygunluk nedenleri tüm hukuk düzeni bakımından geçerli olduğu için, disiplin cezası yargılamasında iddia konusu fiilin TCK’ya göre suç teşkil etmediği gerekçesiyle beraat kararı verilmesi halinde, memurun eylemine uyan disiplin cezası uygulanabilir. Disiplin cezası verilebilmesi için, memur tarafından fiilin işlendiğinin ve disiplin hukuku açısından disiplin suçu teşkil ettiğinin belirlenmesi gerekir. 3. Ceza Yargılamasında Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Disiplin Soruşturmasına Etkisi Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı HAGB niteliği gereği ceza mahkemesinde verilen diğer kararlardan birtakım farklılıklar arz etmektedir. Zira HAGB memur hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma özelliğe sahip, bünyesinde iki karar barındıran bir düzenlemedir İlk karar, teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan, bu nedenle hüküm ifade etmeyen hükümdür. Bu ceza hükmü, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüdür. İkinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği bağlamda yürürlükteki ilgili mevzuat beraber değerlendirilirse, ceza yargılaması neticesinde davacı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, disiplin soruşturması ve kovuşturması bakımından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Disiplin soruşturması, ceza yargılaması davasından bağımsız olarak yürütülmelidir. 4. Ceza Yargılamasının Disiplin Soruşturmasından Sonra Sonuçlanmasının Disiplin Cezasına Etkisi Memur hakkında ceza kovuşturması devam ederken, disiplin soruşturması yapılarak ceza verilmesi mümkün olmakla birlikte, ceza kovuşturması sonucu verilecek karar disiplin cezasını etkileyeceğinden hukuki sorunlar oluşabilmektedir. Bunun en yaygın gerekçesi, ceza yargılaması çoğunlukla uzun sürerken ve disiplin cezasını verme yetkisinin fiilin işlendiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabi olmasıdır. Bu sebeple uygulamada çoğunlukla, disiplin soruşturmasında ceza yargılaması sonucu beklenmeden karar verilmektedir. Ancak ceza yargılaması sonunda verilen bazı kararlar disiplin cezalarının hukuku dayanağını ortadan kaldırabileceğinden, ceza yargılaması sonucu beklenilmeden verilen disiplin cezaları sonradan iptal edilebilmektedir. Ceza yargılaması sonunda verilen fiilin hiç işlenmediğine veya sanık memur tarafından işlenmediğine karar verilirse, memura uygulanan disiplin cezasının hukuki dayanağı ortadan kalkar. Bu nedenle, bahse konu disiplin cezasının İdare Mahkemesi’nde iptali söz konusu olabilmektedir. Konuya ilişkin detaylı bilgi için “İdari İşlemlere İtiraz ve İptal Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
müşteki sanık ceza alır mi