kürk mantolu madonna kısa özet

KürkMantolu Madonna by Aybars Ulusoy 851 3 1 "Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımları Ardaerel senin için - Die besten Arda erel senin için im Überblick! Unsere Bestenliste Jul/2022 → Ultimativer Test ☑ Ausgezeichnete Geheimtipps ☑ Bester Preis ☑ Sämtliche Vergleichssieger - Direkt weiterlesen. Kitabın her sayfasında ayrı bir heyecan var, hatta bence bu kadar içine kapanık ve çekingen bir adamın hayatında bu kadar heyecan yaratabilmek ve bunu okuyucuya aktarabilmek de bir marifet. Sabahattin bey, 1940'lı yıllarda göçmüş ancak romanları bugün bile okunabilecek kadar zamana dayanıklı ve içten. Kitap Özeti. Kürk Mantolu Madonna, Türk Edebiyatı’nın öncü yazarlarından biri olan Sabahattin Ali’nin başyapıtlarından biridir. Yazar kitapta Raif Efendi’nin içsel yolculuğunu aşk ile sarıp sarmalayarak okuyucuya sunmuştur. Okunduğunda uzun süreli izler bırakan, mutlaka okunması gereken bir kitap ve aynı zamanda biz Kürk Mantolu Madonna için resim çizmek istedik. bir gün Cemre'yle konuşurken Kürk Mantolu Madonna'yı ikimizin okuduğunu anladık daha sonra Kürk Mantolu Madonna'nın görünüşü tartıştık aklımızda benzer ve farklı yönleri geldi bizde bunu resmetmeyi düşündük. bu fikri Bengisu ve Melih'le de paylaştık onlarla da tekrar resmi tartıştık herkes resmin bazı nama nama terminal pada kunci kontak 6 terminal. Sabahattin Ali' nin sıra dışı okunmaya değer bir aşk romanı Kürk Montlu Madonna. Roman okurken okuyucusu hep bir merakta bırakıyor. Kürk Montlu Madonna Ana Fikri Hayatta karşımıza çıkan her insanın bir hikayesi vardır. Sessiz içine kapanık insanların göründüğü gibi değilde aslında içinde ne fırtınaların koptuğu. İnsanları diğer insanların yorumlarına bakarak değerlendirilmemesi gerektiği ve herkesin yaşanmaya, okunmaya değer bir aşk hikayesi olduğu. Kürk Montlu Madonna Konusu Kahramanımız yeni tanıştığı bir Raif isimli bir kişinin kendi içine sakladığı kimselere söyleyemediği bir aşk hikayesi ve hayatın ona getirdikleri onun yaşadıklarını hissetmesi. Kürk Montlu Madonna Sabahattin Ali Kitap Kısa Özeti İş arayan romanımızın kahramanı Rasim bir arkadaşının ofisinde az da olsa kendine yetecek bir maaşla işe başlar normal hayatı var yeni işine alışan Rasim iş yerinde kimsenin konuşmadığı herkesin azarladığı kendi içine kapanık Raif beyi görür ve onun sanıldığı gibi biri olmadığını içinde bambaşka bir dünya saklı olduğunu düşünür onunla iletişim kurmaya çalışır. Raif bey sessizdir pek kahramanımızla muhatap olmasa da zamanla ona ısın mayada başlar aralarındaki arkadaşlıkta günden güne artar zaman geçtikçe onu daha iyi tanımaya baylar onun her gün okuduğu herkes den sakladığı bir el defteri olduğunu fark edere o defteri ona sorsa da bunun ne olduğunu öğrenemez. Bir gün rahatsızlanan Raif beyi evine bırakır o sıra ailesini tanır ve onun üzerine kurdukları baskıyı da sezer. Kahramanımız iş yerine Raif beyin işlerini halletmek için gittiğinde aklına Raif beyin sır gibi sakladığı defterini okumak gelir. Deftere de yurtdışını çok görmek isteyen Raif beyin hayat hikayesi yazar babasını isteği ile yurt dışına giden Raif bey sabun fabrikasında işe girip çalışmaya başlar normal bir hayat sürdürür bir gün bir resim sergisinde çizilmiş kürk montlu kadın resmine gözü takılır ve tabloya hayran kalır artık sürekli resmi görmek için o sergiye gider bu oradakilerin dikkatini de çeker ve bir gün bir mekanda resmi çizilen kadını görür ve onun la tanışmak için masasına gider kısa sürede tanışırlar ve konuşmaya başlarlar günler geçtikçe bir birlerine aşık olurlar. Babasını hastalandığını öğrenen Raif bey ülkesine geri döner ve buradaki işleri de düzeltmeye karar verir bu arada sevdi kadın olan Maria ile mektuplaşmaya devam ederler ve günler geçtikçe Maria dan mektup gelmemeye başlar Raif bey ne olduğunu anlam için yurt dışına gittiğinde Maria' nın öldüğünü söylerler. Ülkesine geri döner ve artık hiç bir şeyi önemsemez. Yazar Sabahattin Ali Yayınevi Yapı Kredi Yayınları Kitap Türü Yerli Romanlar Yıl 1998 Sayfa Sayısı 164 Okunma Sayısı 1027 Kürk Mantolu Madonna Kitap Özeti Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali Raif’in hayatının dönüm noktası olan o konuşma! ’Bu resmi pek mi merak ettiniz’’ dedi kadın. ’Evet’’ dedim. ’Güzel bir resim…’’ Sonra neden bilmem, bir yalan söylemek, bir izahat vermek lüzumunu hissederek mırıldandım ’Anneme pek benziyor da…’’ ’Ha, demek onun için her gün böyle gelip saatlerce bakıyorsunuz!’’ ’Evet.’’ Yüzünü Kürk Mantolu kadın portresinden ayırmadığından, konuşan kadına dikkat etmemişti bile Raif. Kadın ise bu konuşmadan sonra gülümseyerek ilerlemişti; kapıdan çıkarken de ’Böyle bir anneniz olsun ister miydiniz gerçekten’’ demişti. ’Evet, hem nasıl isterdim’’ dedi Raif gözlerini hala portreden ayırmadan ve son cümlesi ile yalanını nasıl açığa çıkardığının şaşkınlığı üzerinde .. Raif tablodaki kürk mantolu kadın portresine büyülenip o kadar dalmıştır ki yanına gelip konuşan bu kadının , portredeki kadın olduğunu farkına ancak aylar sonra varacaktır.. Rasim’in Raif Efendi ile tanışması Rasim, bir şirkette işe yeni başlar. Oda arkadaşı Raif Efendi, orta yaşlı, sessiz, sakin tavırlı, kimseyle konuşmayan adam, daha ilk günden ilgisini çeker. Sadece söylenenleri yapan, işleri bittiğinde çekmecesinden çıkardığı kitabını okuyan, her şeye kayıtsız kalan, adeta bir robot gibi hissiz bir izlenim veren Raif Efendi ile konuşmaya çalışır ancak O’ndan ışık göremez. Raif Efendi bir gün hastalanır ve birkaç gün işe gelemez. Yetişmesi gerekli evrakları bahane eden Rasim, Raif Efendi’yi evinde ziyaret eder. Eşi, kızları, onların eşleri ve torunlarıyla, kalabalık bir ailede yaşayan Raif Efendi’nin burada da yalnızlık çektiğini anlar. Ailesi Raif Efendi’ye hiç değer vermiyor, bütün aile O’na üç kuruş maaşı için katlanıyordur. Durumu kötüleşen Raif Efendi Rasim’den çekmecesindeki siyah kaplı defteri bulmasını ve onu yakmasını ister. Rasim okumak için izin ister ancak Raif Efendi buna pek yanaşmaz. Ölüm döşeğindeki Raif Efendi, Rasim’in uzun süredir kendisiyle konuşmak istediğinin farkındadır ve bu sebeple bu defteri okumasına izin verir. Aşık olunan kadın Kürk Mantolu Madonna Genç Raif’ i, Havran’ da sabun ve zeytinyağı fabrikası bulunan babası, işleri öğrenmesi için Almanya ya sabun fabrikasına çalışmaya gönderir. İçine kapanık Raif, her gün parkları, sergileri, Almanya’nın çeşitli yerlerini, sabahtan akşama kadar gezer. Bir gün sıradan bir resim sergisine uğrar. Bir portre görür Kürk mantolu kadın portresi. Portredeki kadın öyle ilgisini çekmiştir ki, her gün sergi açılışından kapanışına kadar o tabloyu seyretmeye gelir. Tablodan büyülenmiştir, portredeki kadına aşık olmuştur, kitap okurken gezerken, yemek yerken, işteyken hep o kadını düşünür. Sergi çalışanları da artık Raif’ e aşina olmuşlarıdır. Bunu fark eden Raif sergiye uğramaya çekinmeye başlar. Kaldığı pansiyondaki bir arkadaşıyla dolaşırken bir yerde portredeki kadını görür. Hayal olup olmadığının anlamaya çalışan Raif, kadını gözden kaybeder. Ertesi gün aynı yerde bekleyen Raif kadını görür ve peşinden gider. Kadın bir bara girer. Arkasından giden Raif ,kadının bu barda keman çalıp şarkı söylediğini öğrenir. Raif’i tanıyan kadın şarkıdan sonra masasına oturur, adının Maria Puder olduğunu ve Kürk Mantolu Madonna portresinin kendi oto portresi olduğunu söyler. Raif sergide büyülenmiş gözlerle tabloya daldığı sırada kendisine yaklaşarak konuşan kadının Maria Puder olduğunu burada öğrenmiştir. O günden sonra Maria ile Raif arasında güzel bir arkadaşlık başlar. Her gün buluşup bahçeleri sergileri gezerler. Maria hiçbir erkeğe aşık olamadığını ve kendisiyle de aralarında bir şey olamayacağını sürekli dile getirmesine rağmen Raif O’na sırılsıklam aşıktır. Maria bir gün ansızın hastalanır ve hastaneye kaldırılır. Birkaç gün hastanede kalması gerekir. Raif bu sırada hastaneden bir an olsun ayrılmaz. Eve çıkarıldığında da Maria’ nın başucundan ayrılmaz. Maria hiçbir erkeğe güvenemediğinden ve kimsenin bu derece sevebileceğine inancı olmadığından şimdiye kadar aşık olmadığını anlar ve Raif’e aşkını itiraf eder. Kendini toparlayan Maria ile mutluluğu hayatında ilk kez tadan Raif hayatlarının en mutlu günlerini yaşamaya başlarlar. Aşk acıdır, kavuşamamak daha da acı… Bir gün Raif Türkiye’den bir telgraf alır ve babasının öldüğünü öğrenir. Türkiye ya dönüp işleri toparlamalı ve üzerine düşen tarla, ev, bahçeleri, fabrikayı devralması gerekmektedir. İşleri toparlayınca da Maria’yı getireceği şekilde anlaşırlar, birbirleriyle mektuplaşacaklarına söz vererek zor da olsa ayrılırlar. Maria’ sız günler Raif için çok zor geçmesine rağmen O’ndan gelen mektuplar ve bunlara yazdığı cevaplar sayesinde umutları devam eder. Gelen bir telgrafta Maria Raif’e bir sürprizi olduğundan bahsetmiştir ancak bunu yüz yüzeyken söyleyecektir. Ve bu son telgraf olur. Yıllarca Raif Maria’dan haber alamaz ve telgraflar da kesilmiştir. Maria’nın izine ulaşamayan ve eski içine kapanık haline dönen Raif evlenir, fakat ailesi tarafından da sevilmemektedir. Bir gün yolda Almanya’daki pansiyonunda beraber kaldığı ve Maria’nın akrabası olduğunu bildiği arkadaşıyla karşılaşır. Kadın, yanında küçük bir kız çocuğu ile turistik amaçlı kısa süreliğine Türkiye’de olduğundan bahseder. Sabırsızlıkla Maria hakkında bilgi öğrenmeye çalışan Raif ise yıllarca beklediği haberleri arkadaşından acıyla öğrenir. Maria Raif gittikten kısa süre sonra hamile kaldığını öğrenir. Hamileliğinin son zamanlarında hastalığı nüksetmiştir, doğumu sırasında da fenalaşan Maria hayatını kaybeder. Bu küçük sevimli kız çocuğu ise Maria’nın, babasının kimliğini kimseye söylemediği, Raif’in de hiç görmediği, adını bile bilmediği ve bir daha da hiç göremeyeceği kendi kızıdır. Yıllarca Maria’dan haber alamayan , Maria’nın O’na verdiği sözü tutmamakla ve kendini unutmakla suçlayan Raif artık ömrünün bitmesini bekleyecektir… Editör Ebru Eruyar Kürk Mantolu Madonna Kitabının Konusu Nedir?  Ey canım,eğer sana Selimi gibi yüz tane devlet ve saltanat dâhi verilse cihana bağlanıp dosttan uzak olma. Sultan Selim Kürk Mantolu Madonna Kitap İncelemeleri Kürk Mantolu Madonna kitabı Sabahattin Ali isimli yazarın en popüler kitaplarından birisidir. 164 sayfaya sahip olan bu kitap okurlarının karşısına birbirinden ilginç konularla çıkıyor. 1998 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından basıma girmiştir. Kitap şimdiye kadar 1027 kişi tarafından okunmuştur. Bu kitaba ait yorumlarınızı yaparak kitabın bilinirlik oranını artmasına yardımcı olabilirsiniz. Sebahattin Ali’nin yazdığı ve 1943 yılında İstanbul’da Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmış bir eser olan Kürk Mantolu Madonna kitabının ilk baskısı 177 sayfadır. Daha sonra günümüze kadar pek çok yayınevi tarafından pek çok kez basılmış olan bu eser bu yüzden de piyasada farklı sayfa sayıları ile karşımıza çıkabilmektedir. Kürk Mantolu Madonna Raif Efendi ile Maria Puder arasında yaşanmış bir aşk romanıdır. KİTABIN ÖZET Genç bir kişi olan Rasim’in işinden ayrılmasının ardından yeni bir iş arayışına başlaması ile macera başlar. Rasim iş ararken rastladığı eski arkadaşı Hamdi onun kurtuluşu olur ve Hamdi’den yardım ister. Bu isteğe karşılık olarak Hamdi kendinin müdür olduğu işyerinde ona bir iş verir. Rasim yeni işine başladığında kendisinin bir odada oldukça yaşlı, mutsuz ve içine kapalı Raif Efendi ile çalışacaktır. Oldukça yaşlı olan Raif Efendi sessiz, sakin bir adamdır. Hemen hemen hiç konuşmayan, verilen işleri titizlikle yapan Raif efendi, boş vakitlerinde de çekmecesinden çıkardığı kitapları ile ve kara bir defter ile meşgul olan birisidir. Günler akıp giderken Rasim’in dikkatini Raif Efendi’nin içine kapanık, melankolik hali çeker. Günlerden bir gün Raif Efendi’nin hastalanıp işe gelmediğini ve yapılacak bir çevirinin ona ulaştırılması gerektiğini öğrenen Rasim, Raif Efendi’nin evinin yolunu tutar. Raif Efendi çalıştığı şirketin Almanca çeviri işlerini yapan kişidir ve Rasim’in getirdiği çeviri işini acilen yapması gerekmektedir. Rasim’in Raif Efendi’nin evinde karşılaştığı manzara ile onun neden böyle içine kapanık ve melankolik bir halde olduğunu anlar. Aslında; Raif Efendi; kendisini sevmeyen bir kadın ile mutsuz bir evliliğe hapsolmuştur. Herkes onun üç kuruşluk maaşıyla geçinmekte, buna karşılık Raif Efendi bu kalabalık evde hak ettiği saygıyı da görmemekte, hayatının her alanında başkalarının yönlendirmesiyle hareket etmekte, kendi isteklerini ise kesinlikle dile getirememektedir. Raif Efendi çok hastadır ve yatağa düşmüştür. Rasim onun işe de gidemediği zor zamanlarında iş ile Raif Efendi arasında bir köprü olmuştur. Bu gidiş gelişler esnasında Raif Efendinin yanında yer alarak Ona adeta eşi ve çocuklarından daha yakın biri haline gelmiştir. Raif Efendi; ölümünün yaklaştığını anladığında, genç iş arkadaşından ofisteki çekmecesinden eşyalarını getirmesini ve kara kaplı defterini bulup yakmasını ister. Rasim defteri yakacağına söz verir ama okumadan yakmaz. Rasim defteri alır ve yakmadan önce okumaya başlar ve o içine kapalı ve melankoli olan Raif Efendi’nin başına gelenleri öğrenmeye başlar. Raif Efendi, genç yaşında da içine kapanık ve oldukça yalnızdır. Hayatta yapmaktan hoşlandığı tek şey kitap okumaktır. Babası bir sabun fabrikasının sahibidir ve onu işletmektedir. Gelecekte de işlerin başına Raif’in geçmesini ve onun sabunculuğu öğrenmesini ister. Bunun için Raif Efendi’yi Almanya’ya gönderir. Raif Efendi, Almanya’ya vardığında bir sabun fabrikasında işe başlar. Zamanla fabrikaya gidişi azalır çünkü bu işler onun pek de ilgisini çekmemektedir. Raif Efendi; sürekli sabun fabrikasına gitmek yerine yaşadığı şehrin sanat dünyasını ve güzelliklerini keşfetmeyi tercih eder. Artık her sabah kaldığı yerden çıkarak her gün parkları, sergileri ve Almanya’nın çeşitli yerlerini sabahtan akşama kadar gezer. Bir gün bir sergide Kürk Mantolu Madonna tablosu ile taşınır. Tabloya adeta vurulan Raif, o gün ve devamında serginin açılışından kapanışına kadar aynı galeriye gelir ve o tabloyu seyreder. Kürk Mantolu Madonna onu çok etkilemiştir. Yine Kürk Mantolu Madonna’yı seyre daldığı günlerden birinde, bir kadın yanaşır ve tablodaki kadını birine benzetip benzetmediğini sorar. Raif Efendi utangaç olduğu için kadının yüzüne bakamadan tablodaki kadının annesine benzettiğini söyler. Raif Efendi, daha sonra o gün sergide konuştuğu kürk mantolu kadına sokakta rastlar. Ertesi gün, kadını tekrar görebilme umuduyla aynı yerde onu beklemeye başlar ve tekrar karşılaşırlar. Kadını takip etmeye başlayan Rauf Efendi onu Atlantis adlı bir gece kulübüne kadar takip eder. Kadının ardından gece kulübe girdiğinde, Kadının burada keman çalıp şarkı söylediğini görür. Şarkısı bitince kadın Raif Efendi’nin masasına oturur ve kendinin burada çalıştığını ve adının Maria Puder olduğunu söyler ve böylece tanışırlar. Raif Efendi; aslında galeride gördüğü Kürk Mantolu Madonna resminin Maria Puder’in oto portresi olduğunu anlar. O günden sonra Maria Puder ve Raif Efendi arasında samimi bir arkadaşlık başlar. Maria Puder’in her fırsatta ondan herhangi bir beklentisi olmaması gerektiğini, hiçbir erkeğe bağlanıp âşık olamadığını belirtir ama Raif Efendi’nin elinden bir şey gelmez ve Maria Puder’e âşık olur. Her gün buluşup botanik parkları, sergileri, bahçeleri gezerler. Sonunda Maria Puder de Raif Efendi’ye âşık olduğunu itiraf eder. Fakat her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi onların mutluluklarının da sonu gelir. Bir gün Raif Efendiye, babasının öldüğü, gelip fabrikanın başına geçmesi gerektiği yönünde bir telgraf gelir. Raif Efendi, işlerini düzene soktuğunda Maria Puder’i de yanına aldırmak üzere ondan ayrılır ve Türkiye’ye döner. Bir süre mektuplaşırlar fakat birdenbire Maria’dan gelen mektuplar kesilir. Raif Efendi, senelerce ondan habersiz yaşar ve eski içine kapanık haline geri döner. Maria’nın mektupların kesilmesinden yaklaşık on yıl sonra sokakta iki kişiyle karşılaşır. Bunlardan biri Berlin’deki pansiyonun sahibi Frau van Tiedemann’dır. Raif Efendi o adamdan kendisinden sonra; Maria’nın hamile olduğunu, bunu kendisine söylemediğini ve çocuğunu doğururken doğum sırasında öldüğünü öğrenir. Hatta o adamın yanındaki çocuk da Maria’nın ve Raif Efendi’nin çocuğudur. Ancak Frau von Tiedemann kızı da alır ve trene binerek Bağdat’a doğru hareket eder. Raif, bu kız çocuğunun kendi kızı olduğunu anlasa da hiçbir şey yapmaz ve trenin arkasından kızının gidişini izler. Rasim; Sabah oluyordu. Verdiğim sözü yerine getirmek için defteri cebime koyarak, hastanın evine gittim. Kapı açıldığı zaman karşılaştığım telaş, içeriden gelen ağlamalar, bana her şeyi anlattı. Bir an kararsızca durup bekledim. Raif efendiyi son bir defa görmeden gitmek istemiyordum. Fakat buna tahammül edemeyeceğimi, bütün bir gece, hayatının en canlı taraflarını seyrettiğim, hatta birlikte yaşadığım bu insanın birdenbire manasız bir yığın haline geldiğini göremeyeceğimi hissettim, yavaşça sokağa çıktım. Raif efendinin ölümü bana o kadar tesir etmemişti. İçimde onu kaybetmiş gibi değil, asıl şimdi bulmuş gibi bir his vardı. Dün akşam bana “Seninle şöyle bir oturup konuşamadık!” demişti. Ben artık böyle düşünmüyordum. Dün akşam onunla uzun uzun konuşmuştum. O bu dünyadan ayrılırken, benim hayatıma, başka hiçbir insana nasip olmayacak kadar canlı bir şekilde giriyordu. Bundan sonra onu daima yanımda bulacaktım. Şirkette Raif efendinin boş masasına oturdum ve siyah kaplı defterini önüme koyarak bir kere daha okumaya başladım. İkinciteşrin KASIM AYI 1940 – Şubat 1941 SON Sabahattin Ali 25 Şubat 1907’de Eğridere’de Bulgaristan’da doğdu. 2 Nisan 1948, Kırklareli’de vefat etti. Edebi kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön plana çıktı; romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle destekledi. Kuyucaklı Yusuf 1937, İçimizdeki Şeytan 1940 ve Kürk Mantolu Madonna 1943 romanları ve bir çok şiiri olan yazar türk edebiyatına önemli katkılar sağlamıştır. Kürk Mantolu Madonna romanı günümüzde oldukça büyük ilgi toplayan ve muhakkak okunması gereken kitaplar arasında adından sıkça söz ettiren bir eser. Türk edebiyatının büyük yazarlarından Sabahattin Ali’nin yazdığı bu ölümsüz roman, yazarın ölümünden yıllarca sonra bile çok satanlar listesinin ilk sıralarındaki yerini olayları düşündüğümüzde bazı kişilerin Kürk Mantolu Madonna romanı hakkında çok az bir bilgiye sahip olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Bu yazımızda Kürk Mantolu Madonna’nın özetini ve tahlilini yapacağız. Kürk Mantolu Madonna romanı ile ilgili yanlış bilgileri bir yana bırakırsak bu kitabı henüz okumamış olan okuyucularımızı romanı okumaları için teşvik edebilmemiz bizleri mutlu Rasim adlı karakterin iş bulması ile başlar. Ancak romanın esas konusu Rasim’in iş yerinde aynı odayı paylaştığı Raif Efendi’nin Almanya’da yaşadıklarıdır. Raif Efendi’nin her gün okuduğu siyah kaplı defteri okumaya başlayan Rasim üzerinden esas hikayeyi öğreniriz. Raif Efendi, babasının isteği üzerine Almanya’ya gider. Almanya’da gittiği resim sergisinde bir kadın portresini görür ve bu resimden çok etkilenir. Kürk Mantolu Madonna romanı Raif Efendi’nin resimde gördüğü kadın olan Maria Puder ile tanışmasını ve birbirlerine aşık olmalarını konu Mantolu Madonna romanı Rasim’in işsiz kalmasını anlatarak başlar. Birçok yere başvurur ancak olumlu yanıt alamaz. Eski bir arkadaşı olan Hamdi Bey, Rasim’in iş sıkıntısını çözer ve Raif Efendi ile aynı odayı paylaşacağı işi verir. Raif Efendi’nin sessizliği, hal ve hareketleri Rasim’in ilgisini çeker. Ancak Raif Efendi ile arasındaki mesafeyi bir türlü kıramaz. Raif Efendi’yi diğer çalışanlara sorduğunda ise işe yarar cevaplar alamaz. Herkes Raif Efendi’nin sessiz biri olduğunu söyler. Rasim, Raif Efendi ile ne kadar konuşmaya çalışsa da bu denemeleri birkaç cümleden öteye gitmez. Raif Efendi’nin ara sıra çekmecesinden çıkarıp okuduğu siyah kaplı defteri Rasim’in ilgisini çeker. Raif Efendi, Rasim’in defter ile ilgili sorusunu önemli bir şey değil diyerek geçiştirir. Bu cevap Rasim’i tatmin Efendi hastalığı yüzünden uzun süre işe gelemez. Hamdi Bey, biriken işleri Raif Efendi’nin evine göndermek ister. Rasim işleri alarak tarif üzerine Raif Efendi’nin evinin yolunu tutar. Eve girdiğinde Raif Efendi’nin ailesi ile tanışır ve Raif Efendi’nin ev halkı tarafından ezildiğini anlar. Raif Efendi çok hastadır. Öleceğini anlayan Raif Efendi, Rasim’den iş yerindeki eşyalarını ister. Rasim bu isteğini yerine getirir. Bu eşyalar arasında siyah kaplı defterde vardır. Raif Efendi, Rasim’den defteri yakmasını ister. Ancak defterde yazanları çok merak eden Rasim, defteri okumak için Raif Efendi’den izin alır ve kaldığı kiralık odaya giderek zaman kaybetmeden siyah kaplı defteri okumaya koyulur. Romanın esas hikayesi buradan sonra başlar. Raif Efendi Havran’da sessiz sakin bir çocuk olarak hayatını sürdürür. I. Dünya Savaşı sonrası işgal güçlerinin Anadolu’yu işgal ettikleri dönemde İstanbul’a okumak için gider. Ancak babası Raif’in Almanya’ya gitmesini ve sabun üretimi ile ilgili her şeyi öğrenmesini ister. Okuduğu romanların etkisi ile büyüyen Raif, hayalini kurduğu Avrupa’ya gitmek için yakaladığı bu fırsatı hiç düşünmeden değerlendirir ve Almanya’ya gider. Burada bir pansiyona yerleşir ve babasının isteği üzerine sabun fabrikasında işe başlar. Sabun fabrikasındaki işine gün geçtikçe daha az gitmeye başlayan Raif, tüm gününü Almanya’nın farklı yerlerini gezerek geçirir. Yine böyle günlerden bir gün gazetede ilanını gördüğü sergiye gider. Bu sergi Raif’in hayatının dönüm noktası olacaktır. Bu sergide gördüğü bir tablodan çok etkilenir. Güzel bir kadının portresi olan bu tabloyu görmek için Raif her gün sergiye gider. Yine tabloyu seyrettiği bir gün yanına bir kadın gelerek Raif’e neden her gün tabloyu seyrettiğini sorar. Raif kadının yüzüne bakmadan tablodaki kadını annesine benzettiği yalanını söyler. Raif, bir arkadaşı ile gezerken sergide konuştuğu kadına denk gelir. Sonraki gün, kadını gördüğü yerde onu beklemeye başlar ve kadın geldiğinde onu takip eder. Kadının Atlantik adında bir gece kulübüne girdiğini görür. Raif, kadının arkasından gece kulübüne girer ve takip ettiği kadını sahnede görür. Kadın sahnede keman çalıp şarkı söyledikten sonra Raif’in masasına gelerek adının Maria Puder olduğunu ve sergideki resmin kendi portresi olduğunu söyler. Bu tanışma olayından sonra Raif ve Maria Puder arkadaş olurlar. Maria Puder, Raif’i en başından aralarında duygusal bir yakınlaşma olmayacağı konusunda uyarır. Ancak Raif için çok geçtir. Bu arkadaşlık süresince birçok kez buluşup park ve bahçelerde dolaşırlar. En sonunda Maria Puder’de Raif’e aşık olduğunu kabul eder. Bu ikilinin birlikteliği Türkiye’den gelen bir telgraf ile yarım kalır. Telgrafta Raif’in babasının öldüğü ve işlerin başına geçmesi gerektiği yazılıdır. Raif, Havran’a döner ve işleri düzene soktuktan sonra Maria’yı yanına aldırmayı planlar ve bir süre mektuplaşırlar. Ancak Maria’dan gelen mektupların arkası kesilir. Raif, Maria’dan hiçbir haber alamaz ve terk edildiği kanaatine varır. Eski, sessiz hayatına geri döner. Raif, yıllar sonra Maria Puder’in kuzeni ile karşılaşır. Kuzeninden Maria’nın yıllar önce öldüğünü ve yanındaki kız çocuğunun Maria’nın kızı olduğunu öğrenir. Raif, bu kız çocuğunun kendi kızı olduğunu anlasa da hiçbir şey yapmaz ve trenin arkasından kızının gidişini izler. Kürk Mantolu Madonna Romanının Kahramanları Kürk Mantolu Madonna romanında ilk olarak anlatılan kısımda Rasim ve Raif Efendi’nin yanı sıra Rasim’e iş veren Hamdi Bey, Raif Efendi’nin eşi Mihriye Hanım, kızları Necla ve Nurten, baldızı Ferhunde Hanım ve Ferhunde’nin eşi Nurettin yer alır. İkinci kısım yani esas hikaye ise Raif Efendi ve Maria Puder’i anlatır. Bu başlık altında gerekli gördüğümüz Rasim, Raif Efendi ve Maria Puder’i anlatacağız. Rasim Romanın esas hikayesini öğrenmemizi sağlayan Rasim’in, Hamdi Bey ile olan diyaloglarından gençliğinde şiir ve edebiyat ile yakından ilgili olduğunu fark ederiz. Raif Efendi’yi ilk gördüğünde çok etkilenir. Raif Efendi’nin yaşlı yüzünde birçok yaşanmışlık olduğunu düşünür ve bu düşüncesi Rasim’i Raif Efendi’yi tanımaya iter. Raif Efendi Sessiz, sakin, gerekmedikçe konuşmayan yaşlı bir tercüman. Tercümanlık yaptığı iş yerinden aldığı az bir maaşla kalabalık bir aileyi geçindirmeye çalışır. Ancak bu çabasına rağmen ailesi tarafından bile ezilir ve eleştirilir. Havran’da doğup büyüyen Raif Efendi, gençlik yıllarında da çok farklı biri değildir. Okuduğu romanlardan etkilenen ve bu romanlarda yazanlarla ilgili hayaller kurarak geçirdiği bir gençlikten sonra babasının onu Avrupa’ya gönderme teklini düşünmeden kabul eder. Çünkü okuduğu romanların çıkış yeridir Avrupa. Maria Puder Atlantik adlı gece kulübünde keman çalıp şarkı söyleyen, her anlamda güzel ve zeki bir kadındır. Çalıştığı iş dolayısıyla erkekler hakkında öğrendiği tek şey erkeklere güven olmayacağıdır. Kendini ne kadar zorlasa da hiçbir erkeği sevemez. Maria Puder’in bu ön yargılarını Raif Efendi kırarak kalbini kazanmayı başarır. Kürk Mantolu Madonna Romanında Mekan Kürk Mantolu Madonna romanında Rasim ve Raif Efendi’nin yaşadıkları Ankara’da; Rasim ve Raif Efendi’nin çalıştığı iş yeri, Raif Efendi’nin evi, Rasim’in kaldığı pansiyon Esas hikayenin anlatıldığı Almanya’da ise; Raif Efendi’nin kaldığı pansiyon, Maria Puder’in portresinin bulunduğu resim sergisi, Maria Puder’in evini romanda geçen olayların yaşandığı mekanlar olarak sıralayabiliriz. Kürk Mantolu Madonna Romanının Zaman Kürk Mantolu Madonna romanında zaman geçişleri geriye dönüktür. Ankara’da başlayan roman Rasim’in, siyah kaplı defteri okumaya başlaması ile geçmişe döner ve romanın esas hikayesini bize anlatır. Kürk Mantolu Madonna romanında esas konunun geçtiği yıllar Anadolu’nun işgal altında olduğu ve Kurtuluş Savaşı hazırlıklarının başladığı mütareke dönemine denk gelir. Kürk Mantolu Madonna Romanının Tahlili Kürk Mantolu Madonna romanında aşk, yalnızlık ve yabancılaşma temaları üzerinde durulur. Romana bakıldığında bir aşk romanı görüntüsü verse de roman içerisinde insanın nasıl yalnızlaştığı ve topluma karşı nasıl yabancılaştığı anlatılır. Romandaki Rasim, Raif Efendi ve Maria Puder karakterlerinin sanatçı yönleri düşünüldüğünde birbirleri arasında ortak bir bağ kurmak çok kolay olacaktır. Roman, Rasim’in üzerinden Raif Efendi gibi sıradan kendi halinde görünen bir insanın nasıl bu hale geldiğini ve topluma karşı yabancılaşıp yalnızlaştığını anlatır bize. Raif Efendi’nin yanı sıra Rasim ve Maria Puder karakterleri de kendi iç dünyalarında yalnızlığı ve yabancılaşmayı yaşarlar. Bu üç karakterde sanatçı olmalarının verdiği gözlem ve çözümleme yetenekleri ile toplumun genel görüşleri dışarısında kalmayı tercih ederek kendi içlerinde kendilerine ait yeni bir dünya düzeni bulunan bir felsefi görüş edinirler. Raif Efendi ve Maria Puder’in hayattaki arayışları doğru insan üzerinedir. Raif Efendi, önce hayal sonra bir resim ile devam eden arayışı Maria Puder ile somutlaştırır. Maria Puder ise erkeklerin kadınları sadece fiziksel ihtiyaçları için sevdiğini, aradığı erkeğin kadına sevmek dışında herhangi bir düşünce ile yaklaşmayacak biri olmasını gerektiğini düşünür. İki karakter aradıkları şeyi birbirlerinde bulur. Kürk Mantolu Madonna romanı anlatım olarak iki hikayeden oluşur. İlk hikaye Rasim’in Raif Efendi ile tanışması ve onu daha yakından tanımak istemesi, ikinci hikayede ise Raif Efendi’nin nasıl bu hale geldiğini anlatacak defterin Rasim tarafından okunması okuyucu ile buluşur. Kaynak Türk edebiyatının tartışmasız en büyük isimlerinden biri olan Sabahattin Ali’nin ömrü vefa etmediği için okuyabildiğimiz birkaç eserinden biri olan Kürk Mantolu Madonna kitabını bir buçuk yıl önce okumuştum ancak bloguma uzun süredir uğramadığım için bir eleştiri yazısı yazmadığımı fark ettim. Öncelikle kitabın ismine baktığımız zaman popüler kültürün bir oyunu mu algıda seçicilik mi bilmem beynimiz bizi direkt dünyaca ünlü şarkıcı Madonna’ya götürüyor olabilir ama tabii ki alakası yok. Zaten kitabın ana kahramanı Madonna değil gündelik hayatımızda herhangi bir yerde karşılaşabileceğimiz, biraz ezik, biraz silik, biraz da işine odaklanmış ve daha çok yıllanmış memur görünümlü sıradan bir insan; Raif efendi. Memur dediğime bakmayın Raif efendi memur da sayılmaz, daha çok bir katip, bir çevirmen. Kitap daha çok ilk ağızdan anlatış şeklinde yazılmış. Olaylar Raif efendinin çalıştığı yere yeni atanan, bir müddet sonra Raif efendideki gizemi keşfedip peşine düşen bir kahramanın ağzından anlatılıyor. Daha henüz kitabın başında bu anlatım geçmiş zaman ile anlatılıyor. Yukarıda yazdığımız gibi alelade bir çalışan olan Raif efendi için anlatıcı da şu betimlemeyi yapıyor; “Halbuki o hiç de fevkalade bir adam değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kere kendi kendimize sorarız “Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?” Bir şirketin “hımbıl” ve sık sık hastalanan bir çalışanı görüntüsü ile dikkate değmez bir insandan inanılmaz yaşanmışlıkları olan bir kişiye, ailede sevilmeyen sıradan bir babadan olağanüstü bir inceliğe sahip bir kişiye evrilen kahramanımızın bizi defalarca sorgulamalara, hayretlere düşürdüğü hikâyesine tanık oldukça bir müddet etrafınızdaki kişilerin yüzünü de süzmeye başlıyorsunuz. Raif Efendi bir yerde artık “teslim olmuş” bir insan. Yaşadığı talihsizlikleri, acıları, haksızlıkları sineye çekip kabul ediyor. Evlenip çoluk çocuk sahibi oluyor ve bütün hayatını onlara bakmakla doldurmakla uğraşırken bile kendini sığıntı, işe yaramaz biri hissettiği halde yine de hayatın her koşuluna uyum sağlıyor. Oysa geçmişte sanata ilgisi ve hatta yeteneği olan bir insan, Avrupada eğitim gören, babasına isyan etmiş, rest çekmiş ve dünyalığı elinin tersi ile itmiş bir delikanlı. Tabi yukarıda olayın baş kahramanı Madonna değil desek de Raif’i can evinden vuran bir Madonna tabii ki var; Maria Puder. Raif efendiye göre çok daha baskın, özgür ruhlu, hayatı yaşamayı seven bir karakter. Kitap içeriği ile ilgili daha fazla bilgi vermek istemiyorum biraz da kitabın kurgusu ve Sabahattin Ali’nin lezzetli kalemine değinmek istiyorum; Sabahattin Ali yaşadığı hayal dünyasını o kadar muazzam bir şekilde bize aktarıyor ki o dünyaya adım attıktan bir süre sonra uzunca bir müddet o dünyadan ayrılamıyorsunuz. Yukarıda da zikrettiğim üzere bir müddet roman kahramanlarını çevrenizde arıyor ve hatta kendinizden parçalar bulduğunuz kitaba kendi hayatınızı da uyarlamaya çalışıyorsunuz. Mesela ben twitterda Heideggel kullanıcı adıyla ara ara kalbe dokunan anılarını yazan gizemli fenomeni Raif efendiye çok benzetirim. Hani bazı besteler vardır duyar duymaz “bunu ondan başkası yazmış olamaz” der, tarzından, üslubundan ve melodisinden kimin eseri olduğunu hemen anlarız işte Kürk Mantolu Madonna’da Sabahattin Ali’nin bir nevi mührü. Ömrü vefa etse muhakkak bize çok değerli eserler armağan edecek bu büyük yazarın bu ölümsüz eserini kesinlikle okumalısınız. Enes Ali Kaynaklar Grafik alıntısı Kürk Mantolu Madonna admin

kürk mantolu madonna kısa özet