liseye giden oğlum ders çalışmıyor

Beş yıl boyunca kendi okuluna giden M. K., okul binası deprem yüzünden hasar görünce altıncı sınıfa başka bir okulda gitmek zorunda kalmış. Ancak ders yılının başında M. K.'nın okuma-yazma bilmediği ortaya çıkmış. Dört kardeşi olan M. K.'nın babası çalışmıyor. Liseye başlayanların alışması daha zor. İlkokullar bu sene bu şekilde devam edebilir ama liseye yeni başlayanlarda durum daha zor. Matematik, İngilizce gibi bazı derslerde konuları Okuyanöğrencilere verilen SED Yardımı miktarı 50 TL ile 75 TL arasında değişmektedir. SED yardımı devlet tarafında yapılan yardımlardan biridir. 2 ayda 1 defa PTT şubelerine alabilirsiniz. 2022 sed yardımı miktarı ise ilk öğretim için 50 TL orta öğretim için ise 75 TL’dir. Bağlaçve daha fazla ders ve çalışma notu, konu özeti. ne var ki ders çalışmıyor. Ne gelen var ne giden. amasizin planınız bu kadar sade olmayacaktır. "Push Pull aracı kesim işlemi yapamıyor". Sketchup'ta da diğer 3d yazılımlarda olduğu gibi bir aks (axis) sistemi vardır.Bu akslar renkler ile gösterilmiştir.Kırmızı, yeşil ve mavi'dir.Çağırdığımız cad dosyaları sahne aksımıza. uymuyor olabilir.Bunu görmek için devreye nama nama terminal pada kunci kontak 6 terminal. Ceyda ERENOĞLU / GAZETE HABERTÜRK Yeni sınıf, yeni okul, yeni dönem, yeni dersler, yeni arkadaşlar ve yeni öğretmenler... Sözü edilen durumlar çocukların çoğu için kaygı ve korku kaynağı anlamına geliyor. Çocuğun içinde yaşadığı bu kaygılar kendini bazen okula gitme konusunda isteksizlik, bazen uykuya dalmakta zorluk, bazen iştahsızlık, bazen de karın ya da baş ağrısı gibi belirtilerle gösteriyor. Bu belirtilerin ortaya çıkmasını engellemek için çocuğu, bu sürece okulla ilgili tüm bilgileri vererek hazırlamak gerekiyor. Yeni dönemin kendisine neler sunacağını, hangi konuları öğreneceğini, yapacağı etkinliklerin neler olduğunu öğrenen ve bu konuda bilgilenen çocuklar, okul yaşamına daha hazır oluyorlar. BÜTÜN ÇOCUKLAR OKULA GİTMELİ’ DEMEKTEN KAÇININ Yapılması gereken en önemli şeyin, “Bütün çocuklar okula gitmeli” gibi genel ifadelerden kaçınılması olduğu belirtiliyor. Hisar Intercontinental Hospital Çocuk Psikoloğu Seval Uslu Yazıcı, “Çocuğun gözünde her yeniliğin aynı zamanda bir belirsizlik olduğu unutulmamalıdır” diyor. ÇOCUĞUNUZ DERSE KONSANTRE OLAMIYORSA... * Ders tekrarlarını yapmasına yardımcı olun. * Ödevlerini kısa aralıklarla mola vererek yapmasını sağlayın. * Zihnini meşgul eden duygusal sorunları varsa bunları öğrenerek açıklığa kavuşturmasına yardımcı olun. * Ders çalıştırma yöntemlerini işitsel ve görsel materyaller ekleyerek farklılaştırın ve daha çok keyif almasını sağlayın. * Ders çalıştığı ortamdan başta televizyon, bilgisayar ve cep telefonu olmak üzere dikkat dağıtan her şeyi kaldırın. * Ders çalışma sistemi rutini kazandırın. * Bilgileri anlayabileceği şekilde özetleyerek düzenli olarak paylaşın ve ders taslağı oluşturmasına yardımcı olun. DERS İÇİN EĞLENCELİ ÇİZELGELER OLUŞTURUN! * Çocuğun bilgisayar, televizyon gibi uyarıcı faktörlerden uzak bir ortamda sade ve sakin şekilde çalışmasını sağlayın. * Oyun ve ders çalışma saatlerini düzenli bir programa oturtun ve çocuğunuzla beraber onun da hoşuna gidebilecek eğlenceli çizelgeler oluşturun. * Derslerini kendi başına yapması için teşvik edin. Tek başına ders yapabilmesi için kısa aralıklarla ders başına oturmasını sağlayın ve önemli olanın gayreti olduğunu belirtin. * Çocuğunuza bir konuyu öğretirken sabırlı olun ve öğrettikten sonra ne anladığını tekrar etmesini isteyin. * Birlikte ders çalışmanın yanında oyun da oynayın. Bunu yapmanız çocuğun performans kaygısını azaltacak, sizinle olan paylaşımını artıracaktır. * Yatma saatlerini ayarlayın ve bunu başarmak için odasının kapısına birlikte hazırladığınız bir afiş asın. Tatildeki istisnalara alışan çocuğunuza, okul dönemiyle daha net bir duruş sergileyin. KAPASİTESİ VAR AMA YAPAMIYOR “Ebeveynler çocukları için sıklıkla kapasitesi var ama yapmıyor’ cümlesini kullanırlar” diyen Psikolog Seval Uslu Yazıcı, “Bunun sonucunda çocuğun yaptıklarından yola çıkarak kapasitesiyle ilgili bir öngörüyü tercih etmektense sahip olduğunu tahmin ettikleri kapasiteyle ilgili yanlış beklentilere giriyorlar” diyor. Yazıcı, “Çocukların bazıları akademik alanda, bazıları spor alanında, bazıları ise sanatla ilgili konularda başarılı oluyorlar. Her alanda başarılı olan çocuk oranı yok denecek kadar azdır” diyor ve ekliyor “En doğrusu anne baba olarak çocuğumuzun mutluluğunu hedef seçmektir.” DERSTE DAHA AKTİF BİR ÇOCUK İÇİN * CESARETLENDİRİN Çocuğun fikirlerini söyleyebilmesi, soru sorabilmesi, karşıt olduğu fikrini savunabilmesi, topluluğa sesini duyurabilmesi, doğru bildiğinin arkasında durması, okul öncesinde, ebeveynleri karşısında geliştirilen becerilerdir. Anne babaların bu yaklaşımla hareket etmesi gerekir. * ARAÇLARINI ÇEŞİTLENDİRİN Çocukların ilgi ve katkısını sağlamak için 5 duyu organına hitap edecek her tür malzeme kullanılmalı. * TARTIŞMA ORTAMI YARATIN Sorunu gündeme getirip çocuğun düşüncelerini alarak katılımını artırın. * SORU SORMA BECERİSİNİ ARTIRIN Çocuklar neyi nasıl sorabileceklerini bilemeyebilecekleri için onlara model oluşturun. Çocuğunuzu öğretmene sorular yöneltmesi konusunda destekleyin. YARIN ÜSTÜN ZEKÂLI ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ çalış da şuraya gideriz, gibi vaadler işe yarayabilir. 6-9 Yaş Gelişim Özellikleri Fiziksel – Motor GelişimBu yaş çocukları çok hareketlidir, enerjileri çok fazladır. Eğer bu enerji olumlu ve amaca uygun olarak kullanılamazsa, rahatsız edici düzeyde hareket halinde olma, kalem ısırma, tırnak yeme gibi yollarla dışa vurabilir. Öğretmenlerin derste sık sık aralar vererek, birçok çalışmayı çocuklara yaptıracak şekilde planlamaları sıraları değişik biçimde düzenlemek, kalem, kağıt gibi ders araçlarını dağıttırmak vb., sınıf içindeki hareketliliğin daha amaca yönelik ve işlevsel kullanılmasına yardımcı olabilir. Evde ise fiziksel hareketi kısıtlayıcı aktiviteler yerine, enerjilerini yapıcı şekilde dışa vurabilecekleri etkinlikler düşünmekte yarar olabilir. Ev ortamının buna uygun düzenlenmesi, anne babayı sürekli “dur, yapma, koşma, dikkat et…” gibi uyarılarda bulunmaktan kurtarabileceği gibi, çocuğu da “yaramaz” etiketinden koruyabilir. Örneğin evde eğer varsa, uzunca ve mümkün olduğunca boş dantel örtülü fiskos masalarından, telefonun durduğu kocaman sehpalardan, üstü ve içi biblo dolu ne işe yaradığı kimse tarafından anlaşılamayan gümüşlüklerden vs. arındırılmış bir koridor, bu yaş çocuğunun fiziksel enerjisini kimseye sıkıntı vermeden dışa vurabileceği uygun bir mekan olabilir. Burada asılı bir basket potasına atışlar yapabilir, bisikletiyle turlayabilir, bir uçtan bir uca zaman tutarak koşabilir, arabalarıyla yarışlar yapabilir, bebeklerini gezintiye çıkarabilir, evdeki basit eşyaları kullanarak çiftlik kurabilir, çadır kampı yapabilir, hayal gücü ve enerjisini dilediğince serbest bırakabileceği bir ortamın keyfini yaş çocuklarının dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Fiziksel ve zihinsel çalışmalarda kolayca yorulurlar. Okulda derslerin bir hareketli ders ortamı, bir sakin ders ortamı olarak düzenlenmesi onların dinlenmesine fırsat yaratabilir. Aynı biçimde evde de dinlenmeleri için fırsatlar yaratmak uygun olur. Özellikle ödev yapma işinin kabusa dönüşmesini engellemenin bence birinci şartı, çocuğun “çocuk” olduğunu unutmamaktır! Onlara “küçük memur” muamelesi yapmak, evde gereksiz ve çözümsüz çekişmelere yol açacağı gibi çocukluklarına da yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Çalışan ebeveynler için çocuklarını tam gün bir okula vermek ya da okuldan sonra etüd salonlarına yazdırmak kaçınılmaz bir seçim olabilir. Bu durumdaki anne babalara, sabah sizinle birlikte evden çıkıp akşam sizinle birlikte eve dönen, örneğin yedi yaşındaki, çocuğunuzun sizden daha fazla bunalmış ve dinlenmeye gereksinimi olduğunu hatırlatmak istiyorum. Sadece onların dinlenme şekilleri farklıdır. Siz televizyon karşısında ayağınızı uzatarak oturmakla veya gazete okumakla yani pasif fiziksel aktivitelerle dinlenmeyi tercih ederken, çocuğunuz hoplayıp zıplayarak, oyuncaklarını ortaya dökerek dinlenmeyi isteyebilir. Ona çizgi film izleyebileceği, oyun oynayabileceği serbest zamanlar tanımak okul uyumunu da kolaylaştırabilir. Örneğin eve geldiğinde hiç başından kalkmadan iki saat ders çalışmasını istemek yerine, yarım saatlik periyotlarla ve mümkünse gecede en fazla saat ders çalışma süresi planlamak yararlı yaş çocuklarının büyük kas gelişimi, küçük kas gelişimine oranla daha iyidir. Kalem tutmak ve buna benzer etkinlikler, küçük kas gelişimidir. Öğrencilere, özellikle ilk sınıflarda çok fazla, uzun süren yazma ödevleri verilmemesi uygun olabilir. Küçük kas gelişimini hızlandırmak için, örneğin evde resim yapma çalışmaları yararlı olabilir. Logo türü oyuncaklar hem dikkat üzerinde hem de kas gelişimi üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Kesip yapıştırma etkinliklerinin de küçük kas gelişimine yararlı etkisi olabilir. Evde rahat bir ortam hazırlayarak, çocuğunuzun hayal gücünün ve kas sisteminin gelişimine katkıda bulunabilirsiniz. Hele bir de duvardaki bir panoda eserlerini sergileme olanağı tanırsanız, bu onun için çok zevk aldığı bir aktivite haline gelebilir. Zorlayarak onu bıktırmanın ters tepeceğini hatırlatmaya gerek görmüyorum!Bu yaş çocukları küçük harfleri ve nesneleri görmede zorlanabilirler. Öğretmenlerin sınıf içi çalışmalarda tahtayı kullanırken dikkatli davranmaları ve ayrıca göz bozukluklarına karşı hassas olmaları önerilir. Eğer çocuğunuz özellikle okulun ilk yılında okuma güçlüğü çekiyorsa, aklınıza gelmesi gereken ilk şey bir göz muayenesi olmalıdır. Evde çalışırken yararlanabileceği bir yazı tahtası çok işe yarayabilir. Bu tahta, hem yapıcı bir oyuncak örneğin öğretmencilik oyununda hem de kalem tutma ve yazı yazma becerisinin gelişimine katkıda bulunacak bir araç olabilir. Kendisi için yeterli büyüklükte yazı yazma olanağı tanıması açısından da yaşlarda çocukların fiziksel etkinlikleri çok fazladır. Hiç durmazlar, ancak bu hareketlilik sırasında etraftaki tehlikelerin çok fazla farkında olmayabilirler. "Kaza" oranının en yüksek olduğu düzey 3. sınıf olarak belirtilmektedir. Bu yaş çocuğu kendini zararlı aktivitelerden koruyamayabilir. Bunun bir sebebi, tehlikeyi farkında olmayışı diğer sebebi ise kas kontrolünün zayıf oluşudur. Ev ortamının mümkün olduğunca fiziksel olarak çocuğa zarar verebilecek eşyalardan köşeli cam sehpalar, yüksek eşikler, kapanmayan dolap kapakları, takılabileceği büyük vazo ya da saksılar vs. arındırılmış olması kaza riskini azaltabilir. Ama düşüp yaralanmadan büyüyen bir çocuk olduğunu da sanmıyorum!Kemik gelişimi henüz tam tamamlanmamıştır, Kemikleri kolayca çatlayabilir. Özellikle beden eğitimi etkinliklerinde bu nokta çok önemlidir. Spor etkinliklerinde çok sert olanların seçilmemesi karete, judo vs. ya da en azından 10 yaştan sonraya ertelenmesi uygun olabilir. Örneğin yüzme, bale, folklor, dans, atletizm gibi daha yumuşak ve kemik gelişimine olumlu katıları olabilecek sportif etkinlikler seçilebilir. Beslenme konusunda da dikkatli olmak yararlıdır. Sosyal – Duygusal GelişimArkadaş seçiminde daha titiz olmaya başlarlar. 1-2 tane iyi ve sürekli arkadaşları olabilir, düşmanları da sevmedikleri ! Sırdaş olmak çok önemlidir, ancak çok iyi sır sakladıkları söylenemez. Özellikle okul uyumunda arkadaşlarının rolü büyüktür. Okulda arkadaş ilişkileri iyi gidiyorsa, okulu oldukça severler ama ilişkilerinde ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler ya da gönülsüz giderler. Arkadaşlarının düşüncelerini çok önemserler ama ilişkileri için verdikleri kararları çabuk unuturlar. Bu noktada anne baba olarak verdiği kararı hatırlatmak ya da öğütler vermek yerine, etkin dinleme yöntemini kullanarak kendi çözümlerini üretmesine fırsat tanımak yararlı olabilir. Yetişkinler kadar tutarlı ve sabit ilişkileri olmasını ummak, yaşlarına uygun düşmeyen ve gerçekçi olmayan bir grup oyunlarını severler, ancak bu devrede moral ahlaki gelişim yönünden kuralları kesin ve değişmez olarak algıladıkları için, grup oyunlarında kuralların değiştirilmesine az da olsa tepki verirler. İki kişi oynarken herşey yolundayken ortama üçüncü birinin girmesi işleri karıştırabilir. Burada daha çok birinci tercih olamama kaygısı hakimdir. Bu yaş çocuklarının hemen hepsinde arkadaşları tarafından ilk tercih edilen kişi olma isteği vardır. Üç ya da daha fazla kişinin olduğu oyun gruplarında, lider olan kişiyi çekememe, onun koyduğu kurallara isyan etme ama bunun yanında onunla arkadaş olmaktan vazgeçememe gibi çelişik içerikli ilişkiler yaşayabilirler. Kuralların ya bozulmaması ya da sadece kendileri tarafından değiştirilmesi gibi egosentrik bir yaklaşımları vardır. Bu daha çok, henüz kendini değerlendirme becerisine sahip olmayışlarından kaynaklanır. Çocuklarla çalışan bir psikolog olarak, bu dönemde arkadaşlık ilişkilerine çok yoğun ama etkisi kısa süren anlamlar yüklediklerini söyleyebilirim. Bu yüzden siz anne babalara, içeriği sık sık değişen arkadaş sorunlarına adapte olmanızı münakaşaları sık sık olur. Bu yaşlarda erkek çocukların fiziksel saldırganlığı, kız çocukların ise sözel saldırganlığı daha çok yeğlediği gözlenir. Birbirlerine karşı oldukça acımasız eleştiri ve davranışları olabilir. Çok radikal kararlar verip, bunları uygulamaktan derhal vazgeçebilirler. İçinde bulundukları grupta prim yapan davranışları fark edip benimseyebilirler ve bunlar gerçekten çok acımasız olabilir. 7 yaş grubunda bir öğrencinin, babasının şehit olmasından kaynaklı hayli yoğun bir arkadaş baskısı yaşadığını deneyimlerimden aktarabilirim. Arkadaşları babası yok diye kendisiyle dalga geçiyor ve “***” lakabını kullanıyorlardı. Bu sözün yarattığı etkiyi farkında olduklarını ama anlamını bilmediklerini düşünürsek, kızmak ya da yasak koymak yerine anlayabilecekleri ve kabul edebilecekleri bir çözüm üretmenin gereği tartışılmazdır. Acımasızlıkları ve gruba uyumları işte bu noktalara varabilir!Bu yaş çocuğu eleştirilere karşı çok hassastır. Özellikle İlkokul öğretmeni onun hayatındaki en önemli kişilerden biridir. Ondan gelecek destek ve övgü çocuk için çok önemlidir. Bu yaş, çocuğun kendini kolayca “üretken” veya “beceriksiz” hissedeceği bir devredir. Öğretmenin mümkün olduğunca destekleyici olması uygun olabilir. Evde ise becerileri ve iyi yapabildikleri üzerinde daha fazla durarak, eksiklerini kapatması yönünde motive edilebilirler. Bu yaş çocuğu kolayca motive olur, kaba tabiriyle gaza gelir. Yapması istenen şeyin, sadece nasıl söylendiği önemlidir. Hemen heveslenir ama bu hevesi kısa sürer. Sık sık çabasının ve ürünlerinin ödüllendirilmesi, takdir edilmesi gerekir. Başarısızlıktan, tıpkı bizler gibi, hoşlanmazlar. Sürekli başarısızlıkları yüzlerine vurulursa, kolayca düşük benlik saygısı geliştirebilirler. Mutsuz hissederler ve motivasyonları düşer. Başarısızlık, kaçınılması olanaksız bir kader gibi görünebilir gözlerine ve çabalamaktan vazgeçebilirler. Bu noktada anne babanın hassas davranması gerekir. Eksik ve zayıf yanlarının görmezden gelinmesini önermiyorum ama bunların nasıl iletildiği çok önemlidir. Kırgın, kızgın, hayal kırıklığına uğramış ve ümitsiz bir yaklaşım çocuğu o konuya küstürebilir. Yüksek bir beklenti ise üzerinde yoğun bir baskı hissetmesine ve denemeden vazgeçmesine sebep olabilir. Bunun yerine anne babanın başarısızlıklarda bile olumlu birşeyler bulmaya çalışması ve onu yüreklendirmek, geliştirmek için nasıl bir yardımda bulunabileceği sorunu kendine yönelterek işe başlaması yararlı olabilir. Hatta bu soruyu direk çocuğa sormak, kişilik gelişimi adına son derece yapıcı bir yaştaki çocuklar, öğretmenlerini mutlu etmek için hemen herşeyi yapmaya hazırdırlar. Öğretmen çeşitli etkinlikler yoluyla hem öğrencileri hareketli kılar, hem de öğrenciler öğretmeni mutlu etmekten memnunluk duyarlar. Anne babanın, öğretmeni rakip olarak görmesi ya da onun söyledikleri desteklemez bir tavır takınması, çocuğun ebeveynlerine olumsuz hissetmesine yol açabilir. Öğretmeninin yaptığı bir şeyi hiç onaylamasanız hatta öfkelenseniz bile, bu konuyu çocuğun olduğu ortamda konuşmamanızı 6 – 9 yaşlarındaki çocuk, karşısındaki kişilerin duygularına karşı da daha hassastır. Özellikle yakın çevresini “hayal kırıklığına uğratmaktan” çok korkar. Onun davranışlarına karşı hissettiklerinizi “ben dili” ile iletmek bu noktada çok önemlidir. Aile içinde olan biteni izlemeye başlar ve gerginliklerden uç sonuçlar çıkarabilir. Örneğin anne babasının basit bir tartışmasını boşanmayla sonuçlanabilecek trajik bir olay olarak algılayabilir hele bir de arkadaşları arasında anne babası boşanmış olanlar varsa!. Kendisine suçlanma payı çıkarıp, kaygı duyabilir. Bu yaşlarda duygusal şantaj ya da baskılar kişilik gelişimini çok olumsuz etkiler. Kişiler arası ilişkilerde güvensiz, başkalarını kırmamak için kendini ifade etmekten çekinen, fazla verici kişiliklerde, genelde bu yaşlara özgü “sevdiklerine hayal kırıklığı yaşatma korkusu”nun ebeveynlerce desteklendiğine rastlanmaktadır. Anne babalara, çocuğun taşımakta güçlük çekeceği düzeyde beklentilerden uzak durmalarını ve duygusal şantaja çok işe yarasa bile asla başvurmamalarını öneririm. Bilişsel Gelişimİlkokul çocuklarının öğrenmek, üretmek için güdüsü çok fazladır. Öğretmene ve anne babaya düşen, bu güdüyü en iyi biçimde değerlendirmeye çalışmaktır. İlgi çekici, renkli ve kolay izlenebilen materyallerle çocukların bu ilgileri desteklenebilir. Ürettiklerini beğenmek ve ödüllendirmek ise anne babanın asli görevidir!İlkokul çocukları, konuşmaya, tekrarlamaya çok meraklıdır. Yazmaya ilgi ve merakları daha azdır. Bu yaş çocuklarını sınıfta öğretmenin, evde anne babanın sık sık sıraları geldiğinde konuşmaları ve sıralarını beklemeleri konusunda uyarması gerekir. Özellikle yoğun geçen bir iş gününün ardından çocuğunuzu dinlemek çok güç olabilir ama son bir çabayla ona zaman ayırmaya çalışmanızı öneririm. Aktif olarak ona ayıracağınız sadece yarım saat bile, onun bu gereksinimini karşılamaya yetebilir. Unutmayın birlikte geçirilen zamanın niteliği niceliğinden çok çok daha önemlidir!Bu yaş çocukları,aynı zamanda şikayet etmeyi de çok severler. Bu onların moral ahlakigelişimde kuralları katı bir biçimde algılamalarından ve davranışın ardındaki niyeti henüz dikkate alamamalarından kaynaklı olabilir. Ayrıca çok sevdikleri öğretmenlerinin, anne babalarının dikkatlerini çekmek ya da kıskançlık gibi nedenlerle de bu davranışı gösteriyor olabilirler. Ama gerçekten sıkıntıları olabileceğini de gözardı etmemek gerekir. Sonuçta sebep ne olursa olsun, sizden destek istediğinin bir göstergesidir bu şikayetler. Ancak bunları çok fazla ödüllendirmenin, şikayet etmeyi genel bir davranış kalıbı haline getirmesine yol açabileceği olasılığını da unutmayın!Bu yaş çocukları somut düşünme döneminde oldukları için, çoğunlukla görerek ve yaparak öğrenirler. Bu nedenle söylediklerinizden çok davranışlarınızın önemli olduğunu unutmayın! Sözcükler ve dolayısıyla konuşma soyuttur. O sizin davranışlarınızı öğrenir. Bana başvuran anne babalara, yüzlerce kez konuştukları halde çocuklarının hala aynı davranmaya devam ettiğinden şikayet ettiklerinde, bunun somut dönemin bir özelliği olduğunu anlatıyorum. Yani çocuğunuz sizi dinlemiyor ya da önemsemiyor değil ama zihinsel gelişim olarak konuşmanızı bir başka zaman, olay ve mekana taşıyamıyor. Konuşmaları, o olaya, o zamana ve o mekana özgü olarak değerlendirebiliyor. Çok benzer olaylarda bile ilişkilendirme ve bilgiliyi transfer etme becerisinden henüz yoksun olduğu için, saatlerce konuşmak yerine, doğruyu somut olarak göstermek onun için çok daha anlaşılır. Örneğin küçük bir yalanını yakaladığız ve saatlerce “yalan söylemenin” nasıl da kötü bir davranış olduğunu örneklendirerek anlattığınızı, ardından çalan telefona onun cevap vermesini ve sizin için “evde yok” demesini istediğinizi düşünelim. Bu durumda, çocuğunuz “yalan”ın ne kadar kötü ve kaçınılması gereken bir davranış olduğunu değil, gerektiğinde başvurulabilecek bir davranış olduğunu öğrenir. Önerilen kaynaklarElkind, D. 1974. A Sympathetic Understanding of the Child Birth to Sixteen. Allyn & Bacon Boston. Flavell, J. H. 1985. Cognitive Development. Prentice-Hall. Hall, E., Lamb, M. & Perlmutter, M. 1982. Child Psychology Today. Random House Mussen, Canger, & Kagan J. 1974. Child Development and Personality. Harper International Edition. Yavuzer, Haluk 1993. Çocuk Psikolojisi. Remzi Kitabevi İstanbul. kaynak; pdr Düşüncene katılmam şart değil, düşünceni anlatman için savaşırım... Eyüpsultan’da yaşayan Mehmet ve Fadime Yağcı çiftinin 4 çocuklarından biri olan 19 yaşındaki Eyüp Yağcı’dan 37 gündür haber alınamıyor. Aylar önce evden üniversiteye okumaya gidiyorum diye evden ayrılan ve kendisinden haber alınamayan Eyüp Yağcı’nın ailesi oğullarından gelecek iyi haberleri bekliyor."ÜNİVERSİTE’YE GİDİYORUM DİYE GİTTİ, ARKADAŞIYLA EV TUTTU"Çocuğundan gelecek iyi haberi bekleyen Baba Mehmet Yağcı, “Oğlum Kocaeli Üniversitesi'ne gidiyorum diyerek gitti. Hatta Alibeyköy otogarına ben bıraktım. Bu çocuk orada okula hiç gitmemiş. Buradan gitmeden önce bir arkadaşıyla birlikte ev tutmuş. Orada seneye YKS’e hazırlanmak için ders çalışmış. O dönemde 4 aylık kira parasını ödemiş. Bir müddet böyle idare etmiş. Yazın çalıştığı bir yerde birisine 5 bin TL para veriyor. Sonra alacağını almak için o arkadaşını baya bir süre arayıp uğraş veriyor. 10 Aralık’ta bizim yanımıza geldi. Önceleri de gelirdi ama hep telefonda kendisiyle görüntülü konuşuyorduk. Bize yurtta kaldığını söylemişti. Buraya geldiği zaman annesine söyledim ki bu çocuk biraz zayıf gözüküyor. Annesi de ona yaprak dolması hazırladı. 3 gün bizimle birlikte kaldı. En son yine gidiyorum diyerek evden çıktı” dedi."ÇOCUĞUM TEHDİT EDİLMİŞ"13 Aralık’ta evden ayrılan oğlunu bir daha göremediğini kaydeden baba Yağcı, “Evden çıktıktan sonra Kocaeli’ne gitmedi. Buradan bir arkadaşını arayarak Sultangazi’ye gidiyor. Arkadaşını arayarak ben geldim müsaitsen gel. O da diyor ki ben okuldayım şimdi gelemem akşam görüşürüz diyor. Sonra para verdiği kişiyi arıyor. Para verdiği kişi buna korsan taksi gönderiyor. Korsan taksiyle onun evine gidiyor. Oğlum baya bir mücadele vermiş. Arkadaşlarına ben onu öldürmeye gideceğim demiş. Bunların hiç birini biz bilmiyoruz. Bunları sonradan öğreniyoruz. Çocuğum tehdit edilmiş. Ses kayıtları var. Sen böyle yaparsan yanlışlarını babana söyleyeceğim demiş. Çocuğun 1 ayda psikolojisi bozulmuş. O çocuk ifadesinde yanına geldiğini, yemek yedik. Sonra da otobüsüne bindirdim gitti diyor. Akbil basması gözüküyor ama otobüse binmiş mi binmemiş mi bilmiyoruz. Çocuk oradan çıktıktan sonra gece Florya sahilinde gözüküyor. Bu çocuk oraya neyle gitti bilmiyoruz. Birisi mi çocuğun peşinden geldi. İntihara mı zorladılar onu da bilemiyoruz. Soruşturmalar devam ediyor” şeklinde konuştu.DEVLET BÜYÜKLERİNDEN YARDIM İSTİYORUZ’40 gündür çocuğunun kayıp olduğunu ve bulunması için devlet büyüklerinden yardım istediğini ifade eden Baba Yağcı, “ Bu çocuk dışarı da saklanıyor mu? Biz gerçekten çok kötü durumdayız. Devlet büyüklerinden yardım istiyoruz. Benim çocuğum tertemiz bir çocuktu. Ne yapacağımızı şaşırdık. Evde duramıyorum. Gece sokaklara çıkıp dolaşıyorum. Bir ay boyunca Avcılar’ı Florya sahilini aradım. Ne yapacağımızı şaşırdık. Allah rızası için gören varsa çocuğumun sadece yaşadığını bileyim yeter. Yüreğim soğuyacak. Eğer öldüyse, Allah vermesin inşallah ölmedi. Ben ona karşı bir yanlış yapmadım. Bunun cenazesi çıkar ama o da yok. Bu çocuk gizleniyorsa, ya da buna yardım ediliyorsa, bunu alıp götürdülerse de Allah biliyor. Bizim gücümüz yetmiyor. Devletimden acilen bu konuya el atmasını istiyorum. Psikolojimiz bozuldu. Çocuklar okula gidemiyor. Ben işe gidemiyorum” açıklamasında bulundu."NE OLUR OĞLUM ORTAYA ÇIK, YETER Kİ EVİNE DÖN"Gözyaşları içerisinde oğlunun bir an önce evine dönmesi çağrısında bulunan acılı Anne Fadime Yağcı, “Oğlum artık dayanamıyorum. Ne olur oğlum sağ isen de ölüysen de Allah’tan gelene razıyız. Ölüyse ölüsünü, diri ise dirisini ne olur bulun bize. Sen ayrı yaşamak istiyorsan baban sana ayrı ev verecek. Evimiz var, imkanımız var. Bizimle yaşamak istemiyorsan da o imkanı sana sağlayacağız. Her eksiğini de karşılayacağız. Ne olur ortaya çık. Yeter ki bize dön. Yaşadığını bilelim yeter oğlum” dedi. Gönül KOCAOluşturulma Tarihi Ağustos 29, 2014 0927TEOG’da nakil süreci devam ederken, tercih yapan ya da yapmayan öğrenci ve velilerin nakil çilesi devam okula gideceği için tercih yapmayan ama başta imam hatipler olmak üzere istemediği okullara gönderilen Müslüman ve gayrimüslim öğrencilerle birlikte, tercih listesi yapan ve ikametgahından çok uzak semtlere yerleştirilen öğrenciler de sorun yaşıyor. İşte o öğrencilerden bir bölümü Devlet lisesine nakil olmazsa okula göndermem Üsküdar’da oturuyor, çocuğu Başakşehir’deki okula gidecekÜsküdar’da oturuyorum. Çocuğum A grubunda değil ama B grubunda meslek lisesi türü yazdı. TEOG puanı 381,1730. Sonuçlar açıklanınca büyük şok yaşadım. Eve yakın bir okul yerine Başakşehir’de bulunan Hacı Fatma Gül Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne yerleştirilmişti. Soluğu Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde aldık. Ancak, yetkililer “Dua et il dışına çıkmamış, il dışına çıkanlar var. İstersen nakil yaptırabilirsin, ama nakil için de mutlaka o okula gidip dilekçe vermen gerekiyor” cevabını aldık. Sonra da çaresiz, Başakşehir’deki okula doğru saat yola çıkıp, öğleden sonra gidebildik. Çocuğun oraya gitmesi mümkün değil. Okula dilekçe verdim ama tek tercih yapmak gerekiyordu. İlk hafta nakil olmazsa ikinci ve diğer haftalarda da oraya gitmem gerekiyordu. Müdür de bizden 4 tercih aldı ki her hafta okula gitmek zorunda kalmayalım. Çocuğum sınavdan çok iyi bir puan almasa da dersleri iyiydi. Oğlum nakil başvurusu yaptığı okula yerleşemezse ne özele, ne de açık liseye kayıt yaptıracağım. Eşim memur, maaşı 2 bin lira. Tek çocuğumuz var. Ben ev hanımıyım. Ev kendimizin ama yine de bu maaşla özel okul masrafını karşılayamayız. Açık liseye de göndermem çünkü sınavdan kötü puan alması öğrencinin başarısız olduğu anlamına gelmez. Oğlum başarılı bir öğrenci. Nakil istediğimiz okullar olmazsa, devlet kapıma dayanıp “neden okula göndermiyorsun” diye hesap soracak ama bizi bu duruma onlar düşürdü. Oğlumun o okula gitmesi mümkün değil. Bizim tercih listemizde olmayan bir semte ve okula gönderdiler. Nakil sonuçlarını bekleyeceğiz, olmazsa okula göndermem psikolojisi bozuldu, 4 saat gidiş, 4 saat gelişAyşe Özer’in kızı Avcılar’dan Şile’ye gidecekKızım Sehanur Özer TEOG’da tercih etmediği halde Şile İMKB 50. Yıl Çok Programlı Anadolu Lisesi’ne yerleştirildi. Avcılar’da oturuyorum. Avcılar, Bakırköy, Beylikdüzü’ndeki okulları tercih etmiştim. Avcılar’dan Şile’ye gitmek gibi imkanım yok, maddi durumum da buna uygun değil. Bu yerleştirme sistem çok saçma. Nakil için dilekçe verdim. Okul yetkilileri henüz boş kontenjan olmadığını ve en az 4-5 defa Şile’ye gidebileceğimi söylüyor. Her defasında 150 lira yol ve ihtiyaçlar için masrafım oluyor. Çocuğumu oraya göndermem. 4 saat gidiş, 4 saat geliş. Kızımın psikolojisi bozuldu. Eğer nakil olmaz ve tek seçenek imam hatip olursa okula gitmem diyor. Çok sinirli ve gergin. Devlete ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya çok isyan ediyor. Eğitim hayatıyla oynadıklarını söylüyor ve okul zorlar devlet memuru, Avcılar’da oturuyor, çocuğu Kemerburgaz’daki okula gidecekOğlum TEOG’dan puan aldı. A ve B grubu tercih listesi yaptı. Avcılar’da oturuyoruz, A grubunda yazdığımız son iki tercih yerine Kumburgaz Mehmet Erçağ Çok Programlı Anadolu Lisesi’ne yerleşti. Avcılar’dan Kumburgaza özel araçla en az bir saatte gidiliyor. Orada da okul bir tepede olduğu için araç çıkmıyor, yarım saat yürümek gerekiyor. Nakil için başvuru yaptık, ancak okulun nakil kontenjanı yok. Bakalım ne olacak? Nakilde tek tercih yapılıyor, istediğimiz okula yerleşmezse Kumburgaz’a tekrar tekrar gitmemiz gerekecek. Biz buna mecbur değiliz. Devlet liseleri olmazsa özel okulu düşünebiliriz ama bu da bizi zorlar. Ben devlet memuruyum, eşim emekli. Tek çocuğumuz var. Evimiz kira. Aylık gelirimiz yüksek çünkü ikimiz de çalışıyoruz ama yine de özel okul bizi zorlar diye düşünüyorum. Asla açıköğretim lisesine göndermem. Evden okul 128 kilometre Ahmet Kerim Bozcu, çocuğu Erenköy’den Çatalca’ya gidecekKızım Zehra Bozcu TEOG’dan puan aldı. Erenköy’de oturuyoruz, kızım ilçe tercihlerine Kadıköy, Maltepe, Ataşehir ve Üsküdar’ı yazdı. Ancak yerleştirme sonuçlarında hiçbir tercih listesinde olmayan Çatalca’daki Binkılıç Çok Programlı Anadolu Lisesi’ne yerleştirilmişti. Ben dershane öğretmeniyim. Çocuğumu özel okula göndermeyi düşünüyoruz ama böyle bir sonuç da beklemiyorduk. Okulun yerini öğrenince şoka girdim. Okul evimizin bulunduğu yerden 128 kilometre uzakta. Okula gitmem 2,5 saati buldu o da özel araçla. Otobüsle gitsem Anadolu Yakası’nda önce Yenibosna’ya gitmem ve odana başka bir otobüsle Çatalca’ya gitmem gerekiyormuş. Ben dershanede olduğum için özel okula nakil istedik, ücretlerinde indirim yapılıyor. Yoksa bu alternatifi düşünemezdim. Eşim ev hanımı. Bir oğlum da öğrenci. Şu anda benim tuzum kuru ama özel okulu düşünemeyen öğrenciler var. İmam hatip lisesi tercihlerim arasında yoktuMustafa Türkoğlu, Yenibosna İmam Hatip Anadolu Lisesi’ne yerleştirildiBahçelievler’de oturuyorum. Tercih listemde imam hatip lisesi yoktu. Anadolu liselerini tercih ettim ama Yenibosna İmam Hatip Anadolu Lisesi’ne yerleştirildiğimi gördüm. Çok şaşırdım. Bu sistem çok kötü. Fatih’te Atatürk Çağdaş Yaşam Çok Programlı Anadolu Lisesi’ne nakil ile geçmek için dilekçe verdim. Eğer başka bir okula gidemezsem mecburen imam hatip lisesine gitmek zorunda kalacağım. Ama bunu apar topar döndükKiraz Ünver, Kızı Güngören’den Yenibosna Çok Programlı Anadolu Lisesi’ne yerleştirildiGüngören’de oturuyoruz. Kızım TEOG’da 436 puan aldı. Daha düşük puanlı Yenibosna Çok Programlı Anadolu Lisesi’ne yerleştirdi. Bu lise türünü yazmamıştı. Ailece Konya’da köyde tatildeydik ama böyle bu durumu öğrenince apar topar döndük. Naklimizi evimize en yakın bir Anadolu lisesine aldırmak istiyoruz. Dilekçe verdik. Nakil olmazsa kızımı imam hatipe göndermem. Ne yapacağımı şuan bilmiyorum. Nakilleri deneyeceğim önce. Hülya ve Hakan Selçuk çifti her sabah lise son ve ilkokul üçüncü sınıfa giden iki oğullarıyla birlikte tempolu bir güne merhaba diyor. 8 yaşındaki Çınar, sabah uyanıyor ve Zoom üzerinden ilk dersine giriyor. Hülya Selçuk işe yetişmek, lise son sınıf öğrencisi İlhancan ise okula gitmek üzere evden çıkıyor, serbest çalışan Hakan Selçuk bu sırada Çınar'ın kahvaltısını hazırlıyor. 30 dakika sonra ilk ders bitecek ve 10 dakikalık teneffüste Çınar kahvaltısını edip ikinci derse yetişecek...Devlet okullarında sabah başlayan ders programı kadar devam ediyor; yarım saat ders, 10 dakika mola... Baba Selçuk öğlene kadar Çınar'ın dersleri dışında başka hiçbir şeyle ilgilenemiyor. İşlerini halletmesi gerekirse anne Hülya Selçuk, oğlu Çınar'ı da işe götürerek yan dükkandaki bilgisayardan derslere katılmasını sağlıyor...Alsırt ailesinin evinde de her gün benzer olaylar yaşanıyor. Anne Başak Alsırt çalışmıyor, baba Timuçin Alsırt işe gidiyor. Beril'in bu yıl okuldaki ilk günleri. Ablası Elanur da lise yıllarına merhaba diyor ancak uzaktan... İkisi için de tuhaf ve buruk sayılacak bu başlangıç Başak Alsırt'ı ne kadar zorlasa da "Her şeye rağmen eğitim bir şekilde evden devam etmeli" diyor. Elanur ve Beril özel okulda. Dersler sabah başlıyor, kadar sürüyor. Bir ders 30 dakika, teneffüs 20 dakika, öğle arası 50 dakika. Normalde aynı odayı paylaşan Elanur ve Beril ders saatlerinde farklı odalara geçiyor. Anne Alsırt çoğunlukla küçük kızıyla ilgileniyor olsa da aslında liseye başlayan kızının problemlerinin daha çok olduğunu anlatıyor "Okulu yeni, sınıf arkadaşlarını tanımıyor. Kamera açmak istemiyor. Aslında tüm sınıf aynı."Dar gelirli ailelerin evindeyse farklı sorunlar var. Yaşları birbirine yakın 3-4 çocuklu evlerde EBA'da çakışan dersler için kavga çıkıyor. Altı çocuk babası Nuri Aksünger "Biri anaokulunda dört çocuğum okula gidiyor. Hayırsever bir vatandaş evimize internet bağlattı. Fakat ne cep telefonu, ne bilgisayar ne de tablet var. Alacak gücüm yok" Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD tarafından yayımlanan 'COVID-19 Salgınında Eğitim' adlı rapora göre 'Sessiz bir çalışma yerine erişimi olan öğrencilerin yüzdesi' listesinde Türkiye, 77 ülke arasında 49'uncu sırada. Bilgisayara erişimi olan öğrencilerin ortalaması da yüzde 70'in altında. Kırsaldaki yaşam bu raporu doğruluyor... Misal, Mardin'in Eskihisar Köyü uzaktan eğitime erişemiyor. Bilgisayar, tablet yok, olsa da internet yok, televizyon var ama elektrik yok...Rapora göre COVID-19 sebebiyle bu yıl dünya genelinde milyardan fazla çocuk okul dışında ancak bu öğrencilerin yüzde kaçının çevrimiçi eğitime dahil olduğu bilinmiyor. Türkiye'deki durumu anlamak için bu dönem uzaktan eğitimle geçirdikleri birkaç haftayı anlatmalarını istediğimiz veliler ve öğrenciler de 'önlerini göremiyor'. Bu maratonun nasıl devam edeceği belirsiz, şartlar zor, eşitlik yok; yine de veliler eğitimin evden devam etmesini istiyor çünkü çocuklarının sağlığı her şeyden daha KIZIM KAMERA AÇMAK İSTEMİYORBaşak Alsırtİki kızım var; küçüğü ilkokul bire, büyüğü lise bire başladı. İkisi de özel okula gidiyor. Küçük kızım Beril'i başta yüz yüze eğitime göndermedim, çok da kararlıydım. Ancak ilk hafta canlı bağlantıda okula giden sınıftaki arkadaşlarını görünce bir gün boyunca ağladı. "Virüs varsa onlar neden okula gidiyor" diye soruyor. Mecburen iki gün göndermeye başladık. Uzaktan eğitimde okuma-yazmayı nasıl öğrenecek endişemiz vardı ama dersler beklediğimizden verimli geçiyor. Biz de okuma-yazma çalışmaları ve ödev ağırlıklı destek oluyoruz. İki gün yüz yüze eğitim olduğu günlerde öğretmenlerin işi çok zor. Bir kısım sınıfta oluyor, bir kısım evde bilgisayar başında. Öğretmen bir sınıfa anlatıyor, bir bilgisayara. Birinci sınıfların yaşı da küçük olduğundan onlara doğru anlatmıyor diye kıskananlar mı istersiniz, ağlayanlar mı?Liseye başlayanların alışması daha zorİlkokullar bu sene bu şekilde devam edebilir ama liseye yeni başlayanlarda durum daha zor. Matematik, İngilizce gibi bazı derslerde konuları anlayamadığını, bunu dile getirmekte zorlandığını anlatıyor. Sınıf arkadaşlarıyla doğru düzgün tanışamadı bile. Hiçbiri derslere kamera açarak katılmak istemiyor. Küçük kızımla ben bir şekilde ilgileniyorum ama büyük kızım için özel ders desteği alacağız. Bir gün salgın bittiğinde hayat normale dönecek ve çocuklar hem okullarına hem arkadaşlarına kavuşacaklar. O güne kadar her şeye rağmen evden eğitimde kalmak gerektiğini düşünüyorum. TENEFFÜSTE ARKADAŞLARIYLA OLAMAMALARI İSTEKSİZLİK YARATIYORSevgi YaylımOğlum Demir, 6. sınıf öğrencisi, özel okulda. Hafta içi her gün arası çevrimiçi eğitim alıyor. 6'ncı sınıf olduğu için hiç okula gitmiyor. Evde tabletinden bağlantı sağlıyor. Uzaktan eğitimde okulumuzun öğretmenleri oldukça özverili ancak yine de okuldaki bire bir eğitimle aynı olması beklenemez. Ayrıca çocukların sürekli evde olması, teneffüste bahçede koşamamaları, arkadaşlarıyla vakit geçirememeleri gibi etkenler ders aralarında deşarj olamamalarına neden oluyor. Bu durumda zaman zaman bir sonraki derse biraz isteksiz giriyor ama yine de çevrimiçi katıldığı derslerde verim aldığımızı düşünüyorum. Demir evden eğitimde sevdiği yönleri öğretmenleriyle ders yapmak, sevmediği yönleriyse sürekli tablete bakmak zorunda kalmak olarak anlatıyor. Bir de en çok okulun bahçesinde arkadaşlarıyla futbol oynamayı özlediğini söylüyor açısından bu sene okulların açılacağını düşünmüyorum. Önemli olan çocukların sağlığı, derslerle ilgili eksiklikleri bir şekilde telafi edilecektir. Çevrimiçi eğitimle biz de aileler olarak yepyeni deneyimler tadıyoruz. Ne yazık ki çocukları enerjilerini rahatlıkla atabileceği etkinliklere virüs yüzünden yönlendiremiyoruz. Dilerim bu tatsız dönem bir an önce son bulur ve çocuklar evden eğitimden örgün eğitimlerine geri EVDE OLUNCA DİSİPLİN SAĞLAMAK ZORHakan SelçukDersler sabah saat başlıyor. Üçüncü sınıfa giden oğlumuz Çınar 8 gibi uyanıyor. Daha erken kalkmasını sağlayamıyoruz çünkü sürekli evde olduğu bir süreçte birçok konuda disiplin sağlamak zor. Annesi işe gidiyor, çoğunlukla evde ben oluyorum. İlk dersten sonra teneffüste kahvaltısını ediyor ve tekrar ikinci derse giriyor. 10 dakika olan ders araları çok yetersiz. Çocuklar 10 dakika içinde yeni derse konsantre olamıyor. Ayrıca ev ortamında derse ilgisini dağıtacak birçok uyaran var. Bu süreçte ana dersler çok önemli. Rehberlik, beden eğitimi ve resim gibi derslerin yerine diğer derslere ağırlık verilip teneffüs süreleri dersinde öğrenci sayısı 90!Canlı derslere bağlanmak zor olmuyor, biz yanında olmasak Çınar tek başına bağlantıyı kurabilir. Bu sene eğitimden verim aldığı söylenemez. Her gün okul sonrası ders tekrarı yaptırıyoruz. Örneğin İngilizce dersinde üç sınıf birleşiyor ve sınıftaki öğrenci sayısı 90 oluyor. Ders sırasında öğrencilere soru soracak vakit dahi kalmıyor. Çınar'a sabah erken kalkıp okula gitmemek güzel gelse de sıklıkla okulunu ve arkadaşlarını özlediğini söylüyor. Hem çocuklar, hem öğretmenler hem de veliler için zor bir süreç ancak yine de sistem bu şekilde evden devam etmeli. TORUNUMA BEN BAKIYORUM AMA...Necla KaraağaçlıTorunum Rüzgar birinci sınıfa başladı. Haftada iki gün okula gidiyor, diğer günler evden derslere bağlanıyor. Anne-babası çalışıyor; hem Rüzgar'la hem de 10 aylık kardeşiyle ilgileniyorum. İnternet ve bilgisayardan çok anlamıyorum, biz bağlanana kadar ders kaçıyor. Hepsine birden yetişmek çok zor. Henüz öğretmen otoritesi bilmediğinden ders dinlemesi iyice zor. Okulunu sevdiğini söylüyor. Evde bir sürü oyuncak varken bilgisayar başında oturmak sıkıcı ama... Okuma-yazma öğreneceği ilk yılı umarım verimli geçer. DÜKKANA BİLGİSAYAR KOYMAK ZORUNDA KALDIMAhmet UyarEşim 3'üncü sınıfa giden oğlumuzun çevrimiçi derslere bağlanmasını sağlayamıyor. Berberim, her gün dükkandayım. Yarım saatte bir eve gidemem. Çareyi dükkana da bir bilgisayar koymakta bulduk. Uzaktan evdeki bilgisayara bağlanıyorum ve oğlumun ders oturumunu açıyorum. Bitince arıyorlar, kapatıyorum; yeni ders başlamadan önce tekrar arıyorlar, yeniden bağlantı kuruyorum. EVDE HER GÜN TELEVİZYON KAVGASI VARÖzcan KarabağlarApartman görevlisiyim. İki odalı bir evde eşim ve 4 çocuğumla yaşıyoruz. Biri lisede, biri 6'ncı sınıfa başladı, diğerleri ilkokul 1 ve 3'e gidiyor. Evimizde küçük bir televizyon var. EBA'dan dersi hangi biri takip etsin? Allah'tan lisedeki ve birinci sınıfa başlayan okula gidiyor. Diğerleri de her gün evde televizyon kavgası yapıyor. İnternetten ders filan dediler ama bilgisayarımız yok. Benim telefonumdaki internet yetmiyor o işler için. Çocukların bu sene hiçbir şey öğrendiği yok, boşa geçiyor vakitleri. Anneleri göndermek istemiyor ama ben gitmelerinden ŞEYİ DERSLERE GÖRE AYARLADIKGülşah KurukahveciOğlum Ahmet bu yıl birinci sınıfa başladı, devlet okulunda. Hem haftada iki gün okula gidiyor hem de evden canlı eğitime bağlanıyor. Derslerin hepsi evden bağlantı yoluyla olsa çok iyi olacak. Önümüz kış ve vaka sayılarında artış yaşanma ihtimali bizi çok tedirgin ediyor. Gün içinde program yoğun, her şeyi onun ders saatlerine göre ayarlıyorum. Oğlumla birlikte ben de tüm derslere katılıyorum, yeniden okula başlamış gibiyim. Benim için zor da olsa eğlenceli geçtiğini söyleyebilirim. Hakan Selçuk Selçuk Magazin Haberler

liseye giden oğlum ders çalışmıyor